Allah en büyük*
Allah en büyük
tek mercidir O
başvurulacak
ve Odur yegâne sığınak
şahidim ki, O
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Güzel şiriniz için siz degerli hemşerimi kutlarım.
Şiirime katılmamak mümkün degil.
selamlarımla.
Ali Bölükbaşı
bir ezan tefsiri denemesi, harika işlenmiş,
yüreğinize kaleminize sağlık efendim,
saygı ve selamlarımla,
Evet sevgili kardeşim Salim bey.
Huzura Çağrı çok güzel işlenmiş. Yüreğinize sağlık.
Sözün bittiği yer gibi.
'Allahu Ekber' - Allah (c.c.) Büyüktür, Uludur, Yücedir... Ötesi yok...
Tebrikler tekrar kutluyorum.
Sevgilerimle.
Allah (c.c) râzı olsun efendim. Ezân-ı Muhammediye'nin minârelerdeki sedâsı ne hoştur, ne mübârektir... İlmî mısrâlar vesilesiyle, selâmlarımla... - GÜLBAZ Uğur Benek
Güzel sözlerdi.
Teşekkür ederiz dostum.
Saygılar.
sevgili metin bey, bu notu geri dönüp tekrar okur musunuz bilmem ama, söylediklerinize tepki koymam, sonraki okuyacaklar için de önemli..
din ve mezhep ile insani bir duygu olan sevmek eylemi ile aşk halini birbirine karıştırmamalıyız..
bunu bir anlayış olarak ele alırsanız, bunların aslında din olmadığını tutum veya hal olduğunu kabul edersiniz..
bu durumda kendinize gerçekten din tanımlamasına uyan din ve uygun mezhep seçmeniz ayrı bir konudur.. kalmış ki, hangi insana sorsanız mutlaka sevgiden ve aşktan yana olduğunu söyliyecektir..
Allah katında makbul din İslamdır..bunu da belirtemeden geçmeyelim..zira son semavi dindir.. İslamın gelmesiyle diğer iki semavi din Hristiyanlık ve Yahudilik geçerlilğini yitirmiştir doğal olarak..
semavi olmayan dinler ise konumuz dışıdır
vesselam..
İslam dinin özleri ifade edilerek güzel bir anlam çıkarılmış.
Ancak, ifade edilen kelimelerin günümüzdeki anlamları ile, kur'anın indiği dönemdeki anlamları çok farklı.
Arap dilinin geçirdiği değişim.
Müslümanların kur'anda geçen kelimelere tarih içinde yüklediği anlamlar 'ıstılahlar' .
Günümüzde dine ait kelime ve terimlerin çok farklı algılarla anlaşılacak anlamlara ulaşması..
Şiire sadece duygusal yaklaşım olarak mükemmel dedirtecektir.
Halbuki ifade edilen konunun önemi, bir düşün, bir yaşam biçimi olarak, dünyayı değiştiren anlamlar içermektedir.
Ancak bu gün, şiirde ifade edilenleri toplum defalarca söylediği halde. Söylediklerine inandığını ifade ettiği halde.
Müslümanların dünyası değişmiyor.
Her şey eski hamam, eski tas devam ediyor.
Böyle bir durumda önümüze iki durum çıkıyor.
Ya artık kelimeler, terimler anlam gücünü kaybederek farklı algılara ulaşmış.
Ya da herkes anlıyor ama kimse takmıyor.
Sevgili Kanat
Benim dinm sevgi mezhebim aşk... Onun çağrısı da içtenlikli olan her duygudur.
Şimdi ne yazsam başka anlam çıkacaktır. O nedenle ne olduğumu yazmakla yetineceğim.
Başka şiirlerinizi irdelemek üzere...
İnançla sevgiyle yazmışsanız olmuştur.
Güzel bir çalışma, ben isterdim ki ezanın mealini her gün duyalım anlamıyla , bel ki bu kadar aymaz olmazdık, satmazdık kendimizi üç kuruşa abd ye ve avrupalıya
Ezanin Türkce meali, siir diliyle islenmis ve _Güzel bir Tefsir olmus üstat. Okunan Ezanin ne anlama geldigini de ögrenmekden daha güzel ne olabilir. Tebrikler bu güzel paylasim icin.
Bu şiir ile ilgili 69 tane yorum bulunmakta