Hiç bir mevsim eksilmedi hüznün.
Ne taze gelin gibi,
salına salına gelen ilkbaharda,
Nede bıçkın delikanlı havasındaki sonbaharda,
Atamadı memleketim,
üstündeki akşam güneşi hüznünü.
Ne karakışta dağlarını dolduran
karlar örtebildi,
Nede ovalarını kaplayan sarıpapatyalar.
Bir deniz tutması sarhoşluğundaydı
hüzünlü memleketim.
Parmak uçlarından dokunsan
inan ki ağlayacaktı.
Onlarca yıldır,
kalbine saplanan
Hain bıçaktı,
dağlarında patlayan bombalar.
Ne hainleri eksiltebildi
Nede ihanetleri atabildi üstünden.
Yüreğinin her kıvrımına sakladı acılarını
Utandı,
Gösteremedi,
ele güne yalancılarını.
Nasıl üzülmesin,
Nasıl hüzünlenmesin,
Sevgili memleketim.
Yüreğine saplanmış,
Kara saplı bıçak sallanırken.
Milyonlar ayaklanırken,
Meydanlarında sokaklarında,
gaz bulutlarına sarılırken,
boğulurken gencecik canları,
nasıl ağlamasın, nasıl hüzünlenmesin,
Sevgili memleketim.
23.06.2013 / Ayvalık
Sami GökKayıt Tarihi : 8.12.2012 02:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ülkemin bu günlerdeki halini düşünerek yazdım.

Nasıl hüzünlenmesin, nasıl utanmasın? Bağrında besleyip büyüttükleri ihanet ediyorsa, kime nasıl anlatsın?
Etkili şiirinizi ve sizi kutlarım Sami Bey...
Siz ben ötekiler şairler sanatçılar çok yazar çizerler bu çıban yarayı. Siz ben onlar biz emekçiler daha çok çekeriz yobaz zihniyetçi den Gerçekleri gören gönül gözlerinizden öpüyorum.
TÜM YORUMLAR (3)