Sürgüsü çekilmemiş koca bir tarihtir yaşadığımız
Yıllarca isimsiz sevdalar serpildi ozan toprağımıza
Yüklü trenlerde güz sonu bir yolculuktur yaptığımız
Islak yollarda boynu bükük bir çiçektir gördüğümüz.
Düşlerindeki ıslaklığın zerrecikleriyle günlerdir ben de sırılsıklamım şimdi. Yüreğimde dinmeyen bir yağmurun coşkulu sesi var. Kelimelerim utangaç çocukların korkusunu, yüreğim aşkına sobelenen bir sevda kaçağının deli adımlarını atıyor şimdi. Yüreğine sevinç taşıdığım iki oda, bir salon bir yüreğe fındık kabuğundan yapılmış bir sandalla gidiyorum adalarına. Uzağımda kalan yıkık bir kentte sayıyorum yüreğimin deli atışlarını. Bir bahar yatmış içimde ve uyuyor karlar içinde. Dalgaların üzerinde saçlarımın beyazlarında yitik bir mevsim, her şeye boş veren gençliğim, yağmurlu bir düş serabı gibi seninle ıslanıyorum sevdanın sokaklarında.
Bir Eylül serinliğinde korkularını bırakmıştın kapıma. Tırnakları ziftlere bulaşmış bir çocuktum senden önce. Bir bakışın, bir gülüşün ve düşünüşün resmini yapmıştım ilk kez seninle. Yüreğindeki mevsim çiçeklerini atarken tutsaklığıma, ezik bir gül bahçesinin tam orta yerinde seni bekliyordum belki de. İçimdeki dar sokaklardan, kulelerden ve mabetlerden geçerek buldun beni. Dudaklarındaki şifa, ellerindeki melhem ve yüreğinin alyuvarlarındaki hayatla çaldın kapımı sen.
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta