Hüzünler Çek Gözlerine

Selahattin Yetgin
1613

ŞİİR


34

TAKİPÇİ

Hüzünler Çek Gözlerine

Hüzün henüz bitirilmemiş bir öyküdür güzelim
Sevdamın külleriyle yıka yüzünü, yıkayabilirsen,
Ruhumun müzikleridir duyduğun, dinleyebilirsen,
Karanlık yüreğinle başbaşa kal şimdi, kalabilirsen,
Bir öyküydü yaşadığımız bitti, ağla ağlayabilirsen...

Acının dönemeçlerinden sıyrılıp sevgilere her sarılışımda bir tufan sonrası yalnızlığı dolandı bedenime. Yüreğimin istasyonlarına mutluluk treni her seferinde geç geldi. Ve ben umuda her rastlayışımda uçurumlar başında kaldım, taşlı patikalardan düşmemek için çaba harcadım.
Mevsimler parmaklarımın arasından kaybolup giden bir yıldız gibi kaydı gitti. Ağlayışlar, sonu hüzünle biten bir film gibi sarıp sarmaladı yıllarca kırılgan yüreğimi. Sevdalarım kısa süren soluklanmalarını tamamladığında bahçem tarumar, gönlüm darmadağın, gönül köşküm paramparça bırakıldı.
Hüznümün alaca karanlık labirentlerinde yüreğim kutsal dostluklarla teselli edildi her yenilgide. Acılara tutsaklığımda, mevsimlerin hüzün dolu suretlerinde anıların kurşunlarına tutuldu yüreğim. Dağıldım, paralandım ve bitimsiz, sancılı rüyaların kollarında kalakaldım.
Sevda mevsimlere nispet edercesine çaldı bunca yıl kapımı. Kapıları her açışımda, yenilgileri aldım içeri. Sonbahar yapraklarını sabırla süpürüp eşiğimden, bahar çiçekleri ektim gönül köşküme her defasında. Ancak kışlar yamandı, hasret canevimden vurdu, vurdu ve yıktı defalarca beni.
Dağların huzur veren kollarına her atılışımda inanılmaz bir huzurla doldu içim. Tanrıların insanlara en yakın olduğu yerlerdi buralar. Geçmişin külleriyle yüzümü her yıkadığımda gönlüm aklandı, yüreğim fırtınalara kapılarını açtı ve nefis dağ çiçekleriyle cennet ayaklarıma serildi. Kendimle uzlaştığım, yüreğimi sorguladığım gecelerde daldığım sevda lâbirentlerinde yaralı bir anka kuşu gibi yolumu aradım. Düşüncelerim savruk, ellerim titrek, gözlerimdeki son ışıkla sevdayı aradım. Efsanevi bir müziğin kollarında mecnun oldum, Leylâ'ma koştum.
Ne kadar çabalasam, ne kadar çırpınsam mabedimden çıkamadım ve sana ibadetimi bitiremedim. Kuşlar yolladım bıkmaksızın ülkene. Ellerimi semaya açıp mevsimlerce ruhumun müziklerinden sana türküler yaktım. Devrik sözlerle, anlaşılmaz beklentilerle hergün yeni topraklar attın mabedimin üstüne. Bekleyişlerimi görmedin, yüzündeki şeytani maskeyle beni cehennem ateşlerinde yaktın.
Bu yıkıntılar arasından son bir gayretle çıktım sonunda. Bu öykü böyle bitmemeliydi ve bu çarkın dişlilerine kapılmamalıydım. Yüreğine sevgimin hançerini bu kez ben saplayarak kaçtım senden. Tuzaklarının, vaadlerinin işe yaramadığını görmek seni çıldırtmaya yetecekti. Dağlar şevkâtli döşeğini açmış, bulutlar yorgan misali yorgun gönlüm için serilmişti. Orada nice Leylâ'lar beni bekliyordu ve ölümüne sevdalara adadım bedenimi.
Buncadır senin için yanmalarım bitmişti işte. Aşk'ın öldürücü çöllerinden geçişim sona erdi. Küskünlüklerimin bedelini ödemek pahasına ardıma bakmamaya, umutsuz yarınlara aldanmamaya, gözlerinin yalancı ışıltılarına kanmamaya, ellerinin sıkan kelepçesine takılmamaya yeminler ettim. Seni anımsatan şarkılarda içlenmeyecek, senin yörüngenden hızla kaçacağım.
Bendeki bu yürek aramızdaki tek fark anlayacağın. Sen, ışıklı neonlarda sönmüş yüreğinin közlerini, yalnızlığının suretlerini ararsın. Zavallı bedeninde ellerin dolaşmaya, ruhunun çöllerinde kaktüs çiçekleri açmaya mahkumdur anlayacağın. Yıllar sonra ülkenden kaçmanın, özgürlüğe ulaşmamın zafer çığlıklarını duyabilmek için son kez dokun mantığına. Sevgimle kurduğum imparatorluğumda sen bir cariye bile olamadın ve kaybedilmiş bir sevda savaşının zavallı tutsağı oldun.

Selahattin Yetgin
Kayıt Tarihi : 7.7.2005 14:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Selahattin Yetgin