Tufanına kapılmış bir yaprağım,
Ve gemisini çoşkun denizlerde kaybetmiş
Hüzünlü bir yolcuyum meçhulden gelen muçhule giden…
Haramilerin ağına düşmüş son yolcuyum belki,
Belki kalbinde kuruyan son denizim,
Unutulmuş bir divaneyim, terk edilmiş hüzzamlı bir yolcuyum
Kalbinin köşelerinde,
Tiryaki özlemler sarar ruhumu olmadık yerde olmadık zamanda
Sen yoksun…yürek gelmek ister sana koşmak ister gözlerine,
Lakin prangalanmıştır ayaklar, yolar uzar
Mesafelere düşer sancılarıma.
Seni anmak ister gönül sana varmak ister yürek,
Seni işlemek ister kalem, bir nakış gibi kalbimin duvarına.
Ilgıt ılgıt değer saçlarıma ıslanmış rüzgarlar.
Seni anlatır uzun uzun, gözlerime tıpkı bir masal misali.
O dem nemlenir gözler dalmak ister gönül düşlere bir gece vakti.
Ölümün ayak sesleri gezinir başucumda aklımda sen…
Sende ölü bir yürek.
Bir Fırat bir Dicle gibi akardın oysa yüreğimin köprülerinden aşkın kalbine.
Bir seyyahım şimdi gözlerin için yolara vurulan,
Bir yunusum şimdi aşka divane.
Gezdim dört bir yanını cihanın dört bir yanda andım adını,
Ne şamın ne yemenin ne de hicazın güzelliği silemedi gözlerini yüreğimden.
Kuruyan vadiler kaldı içimde.
Yüreğine hüzünlerin damıtıldığı, uğruna herkesin öldüğü,
Ve kimsenin murat alamadığı bir mezopotamyanının heybetiyle dururyorum,
Hüzünlerin karşısında…
Mahalli maksuda varamam bilirim dönüp bakamam artık ardıma.
Dönememe artık özlem yurduna…
Yinede muştusu kalır yüreğimde sevdaların, umutların gidişlerin,
YİNE DE VAZGEÇMEK OLMAZ YAĞMURDA ISLANAN GÖNÜLDEN…
Kayıt Tarihi : 9.9.2008 19:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!