Ve alır yolcusunu gider zaman, ardında bıraktığı hiçbir boşluğu doldurmadan.
Yeni körebeler düşer yeni zindanlara ve oyun başlamadan biter...
Bazen acımasızca susuyorum kelimeleri …
Anlamları siliyorum tek tek benliğimde. Her sustuğumda haykıran cümlelerimi bozuyorum bir bir. Susuyorum ki kimse hak etmediğini bir daha duymasın.
İçimde ne çok şey birikiyor bazen, bazen tanıdık bir hüzünle doluyor yüreğim.
Kelimelerim hıçkırıyor durmadan ve zaman kukla misali oynatıyor iplerinden tuttuğu hayatımızı.
Şarkılar yine içli…
Yağmur yine apansız...
İçimde durmadan titreyen bir hüzün, şaşkın, ürkek ve zavallı.
Oysa inanmak güzel şeydi.
Sebepsizce.
İnanmak, hayata tutunmanın yarısıydı.
Şimdi neye tutunmalı?
Yuvarlanırken yüreğim tanımadığım uçurumlardan aşağı…
Kime isyan etmeli. Kendime mi, hayata mı, zamana mı?
Yoksa,
Dokunsam bozulacak diye, dokunamadan kaybettiğim mucizeme mi?
Bazen zamansız bir kapı aralanır, korkarız içeri girmeye ya da dışarı çıkmaya, bazen de delice fırlarız aralanan kapıdan...
Bazen bir şamar gibi iner yüreğimize o zamansız gidişler.
Tüm ezberleri bozar zaman yine hoyratça…
Ne kadar tanıdık olsa da yüreğimize dokunan o hüzün,
Biz başka bir nakaratta dökeriz gözyaşlarımızı
Ve,
Sustuğumuz her cümle
Yağmur yüküyle iner gözbebeklerimizden yüreğimize.
Ve yolcular gider bu şehirden,
Sessizliğe gömülür kent.
İçimden kuşlar göçer uzak iklimlere…
Oysa
Maviye çalıyordu umudun rengi daha dün…
Şimdi sebepsiz bir hüzünle aralanıyor boşluğa açılan pencerem.
Gözlerimi kapatıyorum,
Baharı düşlüyorun
İçimdeki zindanlara aldırmadan...
Burnumda portakal çiçeklerinin kokusu
Uzaklarda bir yerlere bahar gelmiş olmalı...
Gülşen ÖNCEL BOSTANCI İZMİ,26/03
Elif Eylül 2Kayıt Tarihi : 16.3.2013 16:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!