unutulmuş suskuyu taşıyan zaman dalgın
rüzgârlı yanında kurumuş anılar
derin düşünceler upuzun geceye sarılıyor
kim bilir hangi yağmur asılı kalmış boşluğuna
hangi nehire kapılmış hatıralar
ömrüne yaslanan yıllar yalan
yağmalanan düşler ıssız yol ayrımında...
sarsak kent umarsız
kayıtsız kalıyor metruk sokakta intihar eden umutlara!
duyguları sedef kakmalı çakıyla yontulmuş ağaç perişan
başında kalabalık bir duman
sağıyor acıyı ağlayan bulutlar
yorgun kuş boşluğa düşerken
uçsuz bucaksız karanlığı sarıyor...
suyun kanayan ruhunu ateşle sıvazlayan kadın şuursuz
ölüm döşeğindeki aşkın can havliyle çırpınışına yanıyor
bakışlarında uçurum
bakışlarında hüzün yangınları…
cama vuran damlalar birikiyor kucağına
ucu kıvrılmış sayfaları karalayıp
içindeki yaraya yağmur sarıyor
ne zaman sevdadan söz açılsa
yalnızlığından utanıyor...
soluksuz karanlıkların amansız fırtınasına karşı koyup
yarım kalan epigrafı tamamlıyor
alnı terli sabahın başucunda
maviş gözlü şiir doğuncaya dek dualarla
sabırla bekliyor...
Tanrım! beni bir aşka bağışla!
nasılsa her aşk sürgün değilmidir yalnızlığa!
Kayıt Tarihi : 18.4.2010 19:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!