Gidiyorum.
Umutsuz yaşamların, mevsimlik yıkımların
Yerin dibine battığı yerleri görmeye
Efkarlarımı dağıtacağım bir diyar bulmaya…
Kronik yalnızlıklarımdan kurtulamayacağımı
Bile bile hem de…
Onlar çiçek okşanmak ister bakılmak, sulanmak
Kara kaplı kitapların sayfalarından çıkmak
Tozlu raflardan inmek, nemli mahzenlerden kurtulmak,
Gün ışığını içmek isterler, onlar anılar
En ağrılı yaraları kanatırlar yeniden
Neden dedim, ama neden fırladı hançeremden
Çıplak ölümcül tek başınalığımı gördüm birden
Ben ve gölgesi bile olmayan bir beden
Gözler kapanır yatak özlenir mi hal böyleyken
Dudaklar, yürek, eller anlatır derdini / kendini
Ağaçsız dağ, ormansız göl kadar seven yalnızlığını
Kalpleri sevgi dolu iki insan bir olmalıydık
Başka hayatlarda yaşıyoruz üstümüzde aynı gök
Gizemli bir sevda öyküsünün özgür köleleri
Dönme arkanı, saklama yüzünü asil sevdaya
İçimde büyüyen yokluğunun işkencesine teslim etme
Duvarlardan göç eden resminin yerinde hasretin izleri
Karanlıklar indi erkenden küskün gözlerime.
Dilimde ki sözler yürek yakan sitemler
Sensizliğin her anında içimde ki fırtına kırıp döktü,
Yüzümde izleri, hüzün ve hazan kardeşliği
Bu nasıl bir yazgı bu nasıl bir hak ediş?
Soylu bir aşk yoksulluğu, budur benim yaşamım.
Dinmez ER / Çeşme / 2014. 12. 24 /
Dinmez ErKayıt Tarihi : 30.12.2014 12:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)