Yorulmuş geceden, karanlık soğuk sabah,
Deniz mavisinden meltem beklerken dağlardan sert esiyor rüzgar
Hediye edemedim o güne gülüşünü
Ömrün son gününde kalırcasına seyrederken avuçlarımızdan kayan günü
anladım, alacaklar ömrün son gününü, acım sonsuzluk kadar
Herkes kendi hayatını tartarken darasında kaybolup gitti günlerimiz
Göremedikleri için bizde kalan günlerden biriktirdiğimiz
içine kendimizi koyamadığımız ömrümüz
yağmalandı; penceresi kırık dükkanlar gibi
Çocukluğumuza kucak açan topraklara
sanki kovalayan vardı; koyulduk yola rüzgar gibi
Geçmiş günlerin hayalinde hapsolmuşken umutlarım
yukarı bakıp, göklerden yardım beklerken
içimi acıtıyor merhametin dipsiz kuyularda çırpınışı
Herkes göz ucuyla seyrediyor içimizden sızan kederi
Sahilin kalabalığında şimdi gurbet türküleri söyleniyor
İçimde hüzün taneleri
gündüzün karanlığında rüzgarla boyun büken başaklar gibi eğildiler
- yüreğin yanındaydı oysa –
ve unuttun yüreğimin sende kalan kısmını…
Yüreğinden hüzünler taşarken görmüyor gözler martının kanat çırpışını
kara bulutlardan yağıyor yağmur, içimdeki acılar yağmurlar kadar…
Gamzelerinde ve dudaklarında kalmış gülüşün gözlerin hep uzakta
Özledim, kırda açan papatyamı…
Susturmuyor artık feryadımı
susturmuyor; ne güneşin doğuşu ne denizin türküsü...
Kayıt Tarihi : 28.6.2022 13:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!