Hüzün Şehri Şiiri - Emrullah Atabey

Emrullah Atabey
36

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Hüzün Şehri

Yağmur ağlamaya başlamadan önce şehri hüzün;

Mevsimin gösterdiklerini düşünün…

Ardı yapmadan önce güneşi bulutlar;

Bazıları bulutların apayrı hayatlarını birleştirişlerini seyrederler;

Ama yanıtlayamazlar zihinlerindekini: “Bu bulutlar nereden geldiler? ”

Bazıları adlarını sorduğunuzda verecekleri kadar hızlı yanıtlar soruları…

Bazıları doğruluklarından pişman olduklarında kavrar onları…

Ruhsuzlar yalan söylerler: “Seni seviyorum”larla…

Saflar inanır ve düşünmeye başlarlar: “Seni seviyorum”larla…

Bugün başlar işte günün doğumu ölmesini istemediğin…

Bugün başlar işte dostlarının uyarıları senin dinleyemediğin…

Bir gün gelir ve gökyüzüne bakıp; bulutların gelişini izlersin…

“Neden geldiler? ” Diye düşünmek istemezsin…

Düşüncelerin gider soruları düşünmeye, ama sen düşünmekten korkarsın; düşünmezsin…

Soruları düşünmek düşüncesine karşı direnmeye direnirsin…

Ama bir an gelir ki; düşüncenin sorulardan meydana gelen bir kale gibi olduğunu kavrayıverirsin…

Çok sağlamdır bu kale sana ve sen bunu yıkamayacağına inanıverirsin…

Oysa yağmurun yağmasına izin versen; kalenin kumdan yapılmış olduğunu ve yağmurla eriyip gittiğini görüverirsin…

Ama cesaret edemezsin…

O yağan duygu yağmurunda boğulmaktan korkuyorsun, ama bilmelisin;

Duygu yağmurunda boğulmanın; duygusuzlara aitliğini…

Ansızın bir şimşek çakar; alt üst eder benliğini;

Ortaya çıkarır herkesten giz gibi ardı yaptığın seni…

Yağmur yağmaya başlayacak; kavramışsındır bu gerçeği;

Ve işlemişsindir ruhuna beklemeyi…

Hiç düşünmezsin ruhunun sahip olduğu inceliği;

Sorarsın bilinçaltındaki giz sesinle: “Boğulmazsın, değil mi? ”

Ama yanıt gelmeyecektir ki;

Yeniden sessizliğinde kalabalıklaşıp, beklersin;

Çakan şimşeklere dayanmayı denersin…

Çok küçük görürsün seni sen;

“Karınca” gibiyim dersin…

Ama zaman gelir ve anlarsın ki; “dev”sindir sen…

“Hadi bir kere daha ruhundaki çatışmaları yen! ” Dersin benliğine…

Kabul edip; “dev”im,” dersin kendine;

İşte o zaman başlarsın aslında küçülmeye…

“Karınca”laştırdığın ölmüştür çoktan bile;

İşte buna sevinirsin; başlasın istersin sonu gelmeyen duygu yağmurlarının yağmasını…

Kondurursun gökyüzünden sana akmasını istediğin yağmurları;

Gönlüne…

Akan zamanla birlikte içine yağmış olan yağmurda akar gider içinden;

Sonunda sadece sen kalacağını bilirsin artık sen…

Erimiştir artık içindeki kumdan kaleler;

İçinde taşıdığın kaçıncı yıkık kaledir bu kimseler bilemezler…

Onlara sunduğun hiçbir kanıta inanmazlar bazen bazıları;

Ama bir gün elbette anlatacaksındır onlara olanları…

Bekleme onlardan sana inanmalarını;

“Belki de dünyadaki tek yalancısındır çünkü sen onların zihinlerine işlenmiş yalan bilgilerde…”

Oysa bilmeliler senin ne kadar nefret ettiğini yalandan ve yalancıdan; kendi benliğinde…

Gördükleri bir yalancı mı ki o gözlerindeki sende?

Tüm hayatını anlatmak istersin satırlara;

Bazen bir şiirin en duygusal anında…

Şiirdeki cümlelere duygu katan da sensindir aslında;

Bunu kavrayamıyor mu insan “sahip olduğu ruhta? ”

“Kalbim çıkacak! ” Diyorlar bazıları bazı anlarında;

Sahipler mi ki onlar ona?

Yitik bir ruhtan kaçmış ölü canlardır onlar aslında;

Gözlerindeki, parmaklarındaki yalanlarla konuşur onlar her anlarında…

Kavrayamıyorsunuz siz? “Kahır eden bir ses bombası infilakta; ”

Kalbiniz paramparça; ruhunuz inceliğini yitirmiş bir ip darağacında…

Bazılarının çocuk saflığı götürür sizi bu ipe;

Bu durumları; Sirenlerin sesleri kadar çekici geliyor size…

Ölüme gidiyorsunuz; seve seve;

Ölüm de lezzet veriyormuş demek ki ruhunuzu bedeninizden çalmadan önce…

Ruhunuzu sunduğunuz o çocuk saflığı; ruhunuzu alıyor sizden;

Başkalarına ise kendi ruhunu sunuyor siz bilmezken…

Ve siz de kavrayıveriyorsunuz; ikiyüzlü bir aynaymış size yansıtılmayan;

Sizi kendisi; kendisini siz gösteren…

Bir hırsızı yakalamışsınız gibi; geri verir size sizden aldıklarını siz izin vermeden;

Alır almaz sizden alınmış olanları; öfke ekersiniz üzerine çok düşünmeden…

Öldürmekler istersiniz sizden ruhunuzu çalmaya çalışmış olanı;

Ama yapamazsınız onları…

Hırsızın parmak izleri kalır o ruhun bedeninde;

Silinmez hemen öyle…

Zaman gerekir size;

Sonunda tek bir iz bile bırakmazsınız ondan geriye…

Ama tek bir şeyi içinizden atamazsınız;

“Nasıl bu kadar saf olabildim? Neden ben? ” Düşünür; yanıt bulamazsınız…

İsminin anılması bile gereksiz kızları sevenler vardır;

Onların da hüzünlerinden dolayı akan gözyaşları vardır…

Bazılarının sis bulutlarının ardında sevdikleri;

Sisli olan da neresi?

Sahip oldukları bellekleri mi?

Belleklerinin oda diye tanımladığı yer mi?

Karanlıktadır onların sahip oldukları zihinleri;

Güneş ekersiniz avuçlarınıza kimsenin bilmediği…

Aynı gün de aydınlanan odalar; aydınlatan güneş mi?

Avuçlara ekilen güneşin yansıması Ay ışığında;

Aydınlanan dünya bir sis bulutu ardındaki odada…

Bazen üç, bazen altı ayın ardındadır o sisli kan;

Aslında onların dudaklarından çıkan can…

Bazıları için “Ankara; ” sadece Türkiye’de başkent;

Bazıları için “Ankara; ” aynı zamanda aşkta başkent…

Bazıları için “Ankara; ” hayallerinde hayallerindekilerle cennet;

Oysa bilmezler; cennet görünen cehennemdir nihayetinde…

Bazen de takılır gidersin “18.18”lerin peşine;

Yakaladığını sanıp; açıp baktığın avuçlarında gördüğün bir “16.16”dır işte…

Alarm çalar işte o anda;

Uyanırsın derinleştiğin saniyelik uykularındaki o anında…

Öldüğünden uyandığının değiller farkında…

Gözlerini açtığın dünya aynı aslında;

Ama değişen bir dünya vardır senin ruhunda…

Tecrübelerle elde edilen;

Büyümen gerektiğinde sana verilen; kalbine yerleştirilen bir ruh en derinden…

Sahiplenince o ruhu elde etmişken;

İkinci bir bahar yaşarken…

İçinde bulunduğun zamanın son iki güneşli gününde kandırmak isteyen sen;

Onlardır kandırıldığını anlayamayan…

Ama ilkbaharda kandırılan sen;

Sonbaharda kandıran sen;

Onlar ise sonbaharda üşüyen…

Sana gelen mutlu bir ruhtur “Şehri Hüzün.”

Emrullah Atabey
Kayıt Tarihi : 13.11.2016 22:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Emrullah Atabey