Hüzün sarmalı vakitler yaşadım yokluğunda,
Bırakıp yalnız koyduğundan bu yana
Avunur dururum hatıralarda
Gece kuytusu gözlerinde
Kaybettiğimden beri yönümü.
İstanbul’u yudumluyorum her seher
İçinden ordular geçen antik çağın
Yorgun süvarileriyle …
Yalancı fecirler göz kırparken
Anılarıma…
Ben hüznümün kırgın yanıyla
Bağlanıyorum bir kez daha
Gelmeyen sabahların doğmayan güneşine
Ve kurumuş göz pınarlarımda
Hayat emaresi doğuyorken ülkeme
Ne çare ki sonsuz karanlığa hüküm giyiyor düşlerim
Bir bir kapanıyor kahreden karanlığın
Kaybolan dehlizinde, kapılarım…
Ve ben,
Şairliğimden yüz döken kelimeler fısıldıyorum
Cümlelerin kulağına.
Sen, sus diyor kelam beldesinin bendeleri,
“Halin ziyadeleşmiş bir tablodur melalini anlatan”
Susuyorum…
Suskunluğum feryadını yırtıyor susmuşluğumun.
Çelişkiyi düğüm yaptığımdan beri duygularıma
Çaresizliğimin esiri olup kalıyorum.
İçinde kervanların konakladığı uğrak bir hanın
Yalnızlığını yaşıyorum.
İfratla terfidin çıkmazına saplanıp,
Bir yanım Kabil olup Habil’i katlediyor.
Bir yanım gözyaşlarına boğuluyor
Habil için…Yasa duruyor…
Merhametin yürek burkan sıcak nefesini
Kılıcını kuşanmış intikam duygularım kesiyor.
Dimağım lal olmuş şuur ülkemde
Eşya, şeyden ibaret kalıyor zihnimde.
Ben çetrefil duygularımı, karanlık düşlerime gömerek
Hüznün kekremsi tadında
Kaybediyorum yönümü..
Güftesi yarım kalan bir şiirin
Bestesini dokunduruyorum
Bamtelime…
Ne çare ki anlayan bir benken,
Benliğimi de kaybediyorum.
Mümin DÜZGÜN 30/04/2013
Kayıt Tarihi : 13.6.2013 22:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!