Hüzün salıncağım bulutlara asılı, nemli bakışlarından eklenir akışlar.. Delirmiş özlemler ve seni unutamayan fışkınlarımın sesinde kalırdım nicelerinde.
Yüreğimdeki pervane sızım sızım sızlıyor, sensizliğin süzgecinden geçerken. Beklentiler,ekleniyor,ruhun vahalarına, gözyaşı nehrinin taşkınlığında yaralarımın Salı batıyor sineme.Yabansı bir hazın zimmetini ele geçirdi susmalar.
Gençliğinin tüm ayrıntılarını araştırıyor aşk.Gerçekten bir insan bu kadar sever mi?
Bu soruya milyonlarca his cevapsız kalıyor. Bu gönül imzası benim mi?
Ruhuma dolar, köstekli saat gibi gözyaşlarının damlası. İçimdeki hüzündenizi sana bağlar İstanbul Boğazımı.Kirlenmişliğin bütün suları akar sana doğru.Aşk beklemiyormuş oysa beyaz sularımızı,hüzünlerini kalbinde iyi sakla bari onlar kirlenmesin.
Bam tellerinden dökülen nağmeler, anonim sulara güftelenmiş gibi yüreğimi senin dalgalarına doğru hızla atıyorlar.
Sindire sindire gizlice soktuğum sevdalar gitmelerin sonbaharda yaprak yarama döküldüler. Seni kırdığım her andan bir yaprak düştü yaralı yüreğimin denizine.
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin,ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden