(Bu yazı Agre NEWS haber ajansından alınmıştır.)
Şair-Yazar Zeki Nurçin’in yeni romanı piyasaya çıktı.’’Hüzün Rapsodisi’’ adını alan roman okuru içine çeken derin imgelerle dolu.Kitapevleri ile online satış kurumlarında yerini alan roman sırasıyla Bursa,Ankara ve İzmir Kitap fuarlarında okurlarıyla buluşacak.Aynı zamanda yazarın kendisi de İzmir Kitap Fuarında okurlarıyla bir araya gelecek.
Yazarın onbir yıllık bir gözlem sonucu yazdığı romanın bir çok özelliği var.Roman otobiyografik bir roman.Romanın bir özelliği de kitabın bitmeyecek bir yazışma niteliğinde olmasıdır.Bir insanın bir insana yazabileceği en uzun anlamlar dizimidir. Mutsuz ve alabildiğince sancılı biten bir aşk öyküsünü roman kahramanının ağzından veren ve onurlu bir hayatın panoraması olan yazarın,’’Hüzün Rapsodisi’ adlı bu romanı, psikolojik derinlik ve bireyin duygu karşısında bütünüyle ortadan kaldırmasına karşı ve bir nesnelliğe ulaşma çabası taşır.Bu özellik Zeki Nurçinin yazdığı kitaplarının da gizemli tarafı ve aynı zamanda temeli.
Zeki Nurçin her romanda farklı bir karakter yaratmıyor.Aksine edebiyatının,sanatının gövdesi olarak algıladığımız bir kahramanı var ve bu kahramanı,düşlerini,hayallerini,umutlarını,mücadelelerini,hayattaki değerini her romanında apayrı bir dünya da yine karşımıza çıkarır.Kitapları okurken sadece okumayız aynı zamanda romanda bir taraf oluruz.Bizce doğru olan edebiyatta budur.Bilincin de çok ötesinde bir durum roman sanatı.Bu yüzden Zeki Nurçin’in roman sanatında hep aynı bireyin düşleri ve gülüşleri,hüzün ve hüzün rapsodileri içinde buluruz kendimizi.
Zeki Nurçin,örneğin Direnişlerin Şafağı adlı romanında yaşadığı kentin insanlarının siyasal mücadelesini konu edinir.Bu kitap yazarın toplumsal bakışı ve tavrının da bir göstergesidir.Geçen hafta piyasaya çıkan bu yeni romanı,’’Hüzün Rapsodisi’’ keskin bir mutsuzluğa dönüşen bir aşkı benzersiz tespitler ile okuruna sunuyor Zeki Nurçin.Duygu baskısı altında can çekişen ama aslında sıkıntının dehalaştıracağı bir birey yaratıyor.Roman yazarın onbir yıllık emeğinin ürünü.Bir bilimadamı titizliğiyle işlenmiş romanda okura ne olduğunu soran binlerce cümle,bir soru gibi beliriyor ilk etapta ama aslında cevaplarını da cesurca taşıyan cümlelerin bir hüzünle sonsuz iletişimine dönüşüyor.Başında geçenleri anlatan roman kahramanının derin bilgeliği okuru bazen yüzyıllar öncesine bazen de hayatın hiç bilinmeyen bir kıyısına taşır.Roman boyunca kavramların çakışması adeta okur tarafında duyulur,hissedilir.Bu farklılık Zeki Nurçin’in diğer romanlarında da var.
Yazarın abartısız tasvirleri sanatsal bir gerçekliğin ve sanatçı sorumluluğunun bir sonucudur.Gerek bu romanındaki eleştirleri gerekse diğer romanlarındaki eleştriel bakışı toplumun kusursuzluğunu istemesindendir.Örneği,’’Hüzün Rapsodisi’’ romanında toplumu geren kimi yasaları,vergi sistemlerini de eleştiren yazar sadece,yaşanmış ve mutsuzlukla ödüllendirilmiş bir aşktan söz etmiyor.Hüzünün anatomisi diyebileceğimiz roman bir noktada roman kahramanının acımasız kapitalist yasalara başkaldıran bir partizan,onu ne yaptığını bilen bir partizana dönüştürür.Sabrı kalmış olmalı ki önce yasal zeminde hakkını aramaya başlar.Ama hüzün ve hüznün gücünün kendisini bitirme noktasına getirdiğini de bilmektedir.
Yazarın onuncu romanı olan Hüzün Rapsodisi,kendi hayatında sırlar sızdırmasının da romanı.Cesur anlatımlarla okurun karşısında duran yazar,aslında bir yazarın kavramlarla nasıl savaştığınının romanını da yazmış bulunuyor.
Romanın bir diğer kahramanı Zala’dır.Bütün hüzünlerin sebebi,yıkık aşkın gerçek mimari,düş katili bir kadındır kitap boyunca.Sonradan pişman olacakları şeyleri yapmasıyla meşhurdur.Kendisi olmayı beceremeyen ama bir düş ustası tarafından aşkın kendisi haline gelmesine karşın kalpteki tüm yaraların çıbanı gibi ortaya çıkar,çıkarır.Güçlü bir insanı,her rüzagarın tokatladığı çıplak bir ağaca dönüştürmeyi ilk zamanlarda pişmanlık sayar ama aslında kazandım dediği şey hayatının en iyi armağanını kaybetmesidir.Yazarın çocukluğunda beri kurduğu düşü olan bu karakter güçlü bir insanın,sevgilisinin celladına dönüşür.
ZEKİ NURÇİN’İN BİYOGRAFİSİ (ve ESERLERİ)
Zeki Nurçin, 1970 yılının Mayıs ayında Ağrıda güneşe bakan mavi pencereli bir evde, okuma yazma bilmeyen bir annenin beşinci çocuğu olarak dünyaya geldi. İki odalı bir evde yedi kardeşi ile birlikte büyüdü. 1991 yılında yayınlanan Direnişlerin Şafağı adlı romanında anlattığı insanların yaşamına tanıklık ederek okula başladı. İlk, orta ve liseyi (Naci Gökçe lisesi) Ağrıda okudu. İlk kitabı,Sana Olan Hasretim On üç Yılda Bitmez1991 yayınlandı. Ardından ikinci kitabı Direnişlerin Şafağı yayınlandı (1992) .Aynı yıl İstanbul Beyoğlunda Cumhuriyet Kitap kulübü kitaplığının belleklerde iz bırakan yangınının görüntülerini çekerek gazeteciliğe başladı. Birçok günlük, haftalık gazete ve dergilere yazılar yazdı. 1994 yılında Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümüne girdi. Daha sonra öğrenimine Avrupada devam etmek için Almanyanın başkenti Berline yerleşti. Burada tiyatro gruplarına oyunlar yazdı, yönetti. İlk büyük oyun gösterisini tanınmış sanatçıların sahne aldığı Ex Cafe Sanatta 1997 yılı başlarında yaptı.2002 yılında üçüncü kitabıHiçbir Şeyim Vardı yayınlandı. Bu kitabı takiben 2003 yılında Kezo ve Kızılağaçlar adlı bir diğer romanı okurlarıyla buluştu. Varzebau Rüzgârları adını taşıyan romanı 2004 yılında raflardaki yerini aldı. 2005 yılında yayınlanan Yüreğinizde hala Işık Varsa adını taşıyan romanı birçok edebiyat ustasının eserleriyle birlikte üniversitelere tavsiye edildi. Zeki Nurçin bir yandan yazarken bir yandan bazı radyolarda program yapımcılığı, yöneticiliği ve sunuculuğu yaptı. 2006 yılında Cesaretini Bana Bırak ve Git adını verdiği başka bir romanı yayınlandı. Aradan geçen dört yıl geçtikten sonra, yani 2010 yılı nisan ve mayıs aylarında Tanrılar Ülkesinde Aşk ve Tanrıyı Üzdüğümü Meleklerin Ağlamasından Anladım adlı romanları art arda yayımlanan Yazar halen Berlinde yaşamaktadır.
Agırî NEWS / Halil İbrahim Cengiz
Zeki NurçinKayıt Tarihi : 17.3.2012 04:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu güzel çalışma ile karşılaştım.
Tebrik ederim
Yaşayacaklarınız,
Yaşadıklarınızdan daha renkli,
Daha hareketli,
daha bereketli
Geçmesi temennisi ile
Doğum gününüzü tebrik eder
Sağlık Afiyet Başarı dolu bir ömür
Yüce Rabbimden niyaz ederim
Osman ERDOĞMUŞ
SAKARYA
TÜM YORUMLAR (1)