düştü mü bastığın topraklara
güz yağmurları
göletlerde biriken sular bulanıp
aktı mı yüreğinin yamaçlarından
coşup yürüdü mü ırmaklara
kaldı mı yürüdüğün yollarda
göçebe kuşların ayak izleri
solarken bakışlarında gözlerimin feri
estimi gül çehre yüzünde hazan yelleri
dökülüp avuçlarına yıldızlar
yaktı mı ellerini
gülüşün asılı kalmş aynalarımda
bakışın ay yangını, harman yeri
alnın çizgi çizgi güz çiçeği
gözlerin hüzün imgesi
sılam sen olsan ne fayda
istesem de gelemem ki
adını sıla koysam ne fayda
ha desem dilim kekrelenir
ben sizin elleri türkülerinden bilirim
en yanık türküler dağlarında yazılır ülkemin
senin türkün hasretimin türküsü
adı sıla, tadı gurbet
bir yaralı ezgi ıralanır
yürek yaralı
dinle ayak seslerini aşkın
şafaklar yarınlara gebe
güneş salkım salkım süzülür
al bir ışık saçılır gül üstüne
özgürlüğün koynuna doğar ülkem
uyanır dağlar uykusundan
bahar yürür...
pencerende akşam sefaları ışmar eder güne
usul usul özlem iner gözlerine
posta kuşları havalanır yüreğinden
bir ince yel vurur yüzüne
ay karam
bilirsin!
nasıl vurgunum
nasıl hasretim sana
bir hoşum yine
yine bu kara gün
amansız bir geceye gebe
gitme dayanamam
dayanamam gitme bu gece...
Kayıt Tarihi : 17.2.2005 01:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
tebrikler
kutlarım
TÜM YORUMLAR (5)