Hüzne boyalı odalarda büyüyen çocukluğun, avuçlarımdaki dualar kadar masum; sen papatyalar arasında koşarken, ben ıhlamur ağaçları suladım Nisan yağmurlarında...
Toprak kokusuyla akan gözyaşların ile arındı günahların, yağmur taneleriyle eridi pamuk şekeri ve gün batımını izleyemediğin tepelerde bir yudum çay kadar seninim; korktuğun bir adım kadar yakın...
Hüzne boyalı odaların perdesini aralarken her gece, küçük umutlar büyüttün bizim için...
Kaybolan anılar kadar tazeydi kaldırıma dökülen düşlerin ve büyüttüğün umutlar kadar gerçek; leylaklar kadar güzel ve senin kadar temiz...
Şimdi, gözlerim kadar yalnızlığa alışkın avuçlarına al yüzümü ve ıhlamurlar kadar sev beni; her bahardan sonra yine senin olayım...
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Devamını Oku
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta