Bir kötüye düşüp, solan dilberin,
Ela gözlerinden akar türküler...
Kapımızı çalan kara haberin,
Ardından yakılır; yakar türküler..
Yaylalarda kuzularla meleşir,
Kırşehir'in bağlarında eğleşir,
Gurbetlerde turnalarla söyleşir,
Hasretle yollara bakar türküler..
Boynu bükük, uzaklardan ünlermiş,
Bülbüllerin feryadını dinlermiş,
'Gelme ecel gelme' diye inlermiş,
Hele ayrılıktan bıkar türküler...
Koçyiğitler gibi pusatlanırmış,
Kıratın yanında kanatlanırmış,
Zalimi, kalleşi, merdi tanırmış,
Köroğlu'yla dağa çıkar türküler..
Toroslarda elif elif esermiş,
Şairlerin nefesini kesermiş,
Sevdiğine nazlanır da küsermiş,
Bazı kaşlarını yıkar türküler...
Yalnızlığın dumanında, sisinde,..
Çoban ateşinde, kaval sesinde,
Sıla toprağında, yar sinesinde,
Mor menekşe, çiğdem kokar türküler..
Aşıklar, ozanlar saza vuranda,
Çaresizlik dört yanımı saranda,
Sevdam kaldı ağam tipi-boranda,
Yaman Erzurum'da hep kar türküler...
Ah Mehmedim hala çöllerde misin ?
Her sabah ağlayan güllerde misin?
Sonsuzluğa esen yellerde misin ?
Yemenlerde hüzün, efkar türküler..
Bir hayal mi oldu Aslı-Şirinler, ?
Nerelerde allı- telli gelinler,
Gönül çeşme başlarında serinler,
Kızları peşine takar türküler...
Bu meydanda davul, zurna çalmalı,
Elbet söz kılıçtan keskin olmalı,
Şanı, namı nağmelerde kalmalı,
Efemdeki heybet, vakar türküler...
Aşk üstüne döner küremiz bizim,
Canana can vermek töremiz bizim,
Öyle güzel ki her yöremiz bizim,
Bir başka makamda çakar türküler..
Servet Yüksel
Kayıt Tarihi : 12.12.2020 02:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!