Ben fiyakalı sözcükler bilmem kadınım
içimden ne geldiyse onu döktüm mısralarıma
Kemeraltı, hasır iskemle,orta kahve, lokum
Turkuaz da kaya, inciraltı sabah kahvaltıları
Seninle yaşanmışlıklar aktarıldı birer birer
Sahilde, gurubun kızıllığı daha bir kızıldı seninle
At arabasında taze enginarlar, Urla yolundayız
Ve ilk defa seninle tattığım Urla işi etli katmer.
Ben fiyakalı sözcükler bilmem kadınım
Hissettim, seslendim, sesime cevap verdin
Çığlık çığlığa dönüp duran martı
Sonunda kondu Erguvan dalına
Öyle sevildin, öyle sevdin ki birtanem
Gün ışığında güneş
Gece karanlığında yıldızlar şahit oldu
Kıskançlık krizlerimizi yağmurlar yıkadı
Sevgimizin güçlü rüzgarlarında kurudu.
Ben fiyakalı sözcükler bilmem kadınım
Yaşadım, yaşadıklarımı şiirlere aktardım
Ağlanası günlerin acılarını birlikte gömdük
Hortlattığımız anılar ara sıra dürtüklese bile
Bitişler, her sabah sevdamıza yeniden başlangıç
Yeniden güç verdi, daha bileyledi bu sevdayı
Bir adam bir kadın hikayesi olacaktı belki
Seni seviyorum sözcükleriyle boyadık yıldızları,
İşte bu yüzden saçlarına yağar yıldız yağmuru
Kır saçlarımda ise senin yağdırdığın yıldızlar var.
Ben fiyakalı sözcükler bilmem kadınım
Yazdığım bütün şiirlere Arabesk dense ne çıkar
Eğmedim başımı senin dışında asla hiç kimseye
Ah benim huysuzum, öyle sevdim öyle yandımki sana
Diz çöktürdün önünde, baş eğmek ne kelime.
Oysa sevmeyi sana ben öğretecektim
Bildiğimi sandığım şeyleri ters yüz ettin
Sevmek ne demekmiş asıl bana sen öğrettin.
Ocak-2008-Ankara
Kayıt Tarihi : 20.1.2008 18:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Huysuz ve tatlı kadın'a...