vizyon, misyon, aksiyon
hayat oyununda oynanırken ‘’son’’
sonsuzluk yurduna kıvrılır direksiyon
yakıtı oruç, zekat, hac, namaz ve iman
nasiplenmeyeni bekliyor bilesin ağır bir mizan
tene sıcaklık veren can
damarlarda dolaşansa kan
etle tırnak ve kemiklerdir
rumumu emanet ettiğin mekan
bilinç alır gövdemi götürür hayr'a / şerre
akibet bellidir
telaşa hiç mahal yok bu sahnede
bilinçaltımda sahte gülüşleriyle
tanıdık simalar girerken bir bir düşüme
köşesiz, renksiz acayip bir odada
başlarken sorgu ve sual
düşümde gerçeklikten ince bir sızı akar
milyarlarca nöron hazırlarken cevabı
garip sesler duyarım
önüm, arkam, sağım, solum kapalı
kaçacak bir yer yok
yolların kesiştiği
hep o fasit daire
bir elimde defterim ötekinde amelim
iyi kötü işlerim
düşerken bir bir önüme
korkularım ve hatta mide kramplarım
derken oyuncaklarım…
ejderhaya dönüşür birdenbire yatağım
çarp, böl, topla ve çıkar
aynı hesaba çıkacaktır bir bir bütün ebatlar
ardından derin bir sessizlik
çıt yok, başım secdede
nur içinde nurla giderken ebediyete
bize sevinmek gerek dostlar çünkü bugün arefe
yasin okuyor çocuklarım şu gizemli beldede.
Kayıt Tarihi : 6.1.2004 15:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)