Bulutlarla buluştum sakilere minnet yok;
Söz takati yetmez ki bu sırrı anlatmaya,
Ahd ü peyman eyledik aşktan özge ziynet yok;
Ne gelin ne de damat gerekmez bu sevdaya.
Bir hüdhüd çığlığıdır, dudağımı kanatır
Zarfsız bir mektup aldım yaktı beni ilk satır,
Mülhem bir soru düştü halen aklen malülüm
Gönülden dökülen yaş buharlaşır semaya
Tohumlar diken dolmuş gönlümde açsın gülüm
Ben bu aşktan korkarım muhtaç etme Leyla’ya.
Yola revan olmuştur bizim topal karınca;
Göze aldı bu yolu Süleyman’a çatacak.
Menzil toprak altında muradını alınca
Mermerden beşiklerde haşereler yatacak.
Işıktan bir çiçek aç, göğsüne çok yakışır;
Kitabımı al da gel beni, aşkla tanıştır.
Alev alsın dudağım, ilk sayfa ilk harfinde;
Bende mecal kalmadı göğsümde dönsün çarkı.
Yalnız geldim dünyaya, bu yalnızlık gönlümde
Figan sarmış dilimi bülbülden yoktur farkı
Şah damarımdan yakın ilân-ı aşk eyledin;
Hüzünler şaha kalktı sen hala görünmedin.
Hangi sırrın bekçisi goncayı saran yaprak;
Bülbülü boşa yordun bana aman vermedin…
Bengisuya banmışım, mısralar nemli nemli…
Bu ıslak şiirlerin kalbinde uçuyorsun;
Beraberlik kavliyle mutlaka bekle beni.
Bazı ayrılıklar var şair eyler insanı
Dilimi kesseler de ben kesmem bu figanı…
Kayıt Tarihi : 25.4.2016 14:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!