İlahi Seni seven, her nefes anar durur
Nazar etmez gayriye, Seni kalbinde bulur
Namaz kılan kişiler, gerçek huzurda dursa
Secde eder kalb ile, bedenini unutur
Kayıt Tarihi : 18.4.2007 04:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
“Namaz”, sırlarla dolu ancak yalnız hakikat ve hikmeti anlaşılınca yerine getirilebilen bir farz. “Hz.Ali” ve “Namaz” gibi hakikatleri hakkıyla beyan etmek en zor konulardan biridir; ne İmam Ali’yı gerektiği gibi tanımak ve tanıtmak mümkündür, ne de ilahi fariza olan “Namazın” hikmetini beyan etmek. Bu iki yüce hakikatin her birisini beyan etmede aciz kalınırken bu ikisi birleşdiği zaman -ki akıl sahiplerinin aklının idrak edemeyeceği, ariflerin kalbi şuhudla ulaşamıyacağı bir mana kazanır kendisine- onu anlatmaya çalışmak yanlış olur. Yani “Hz. Ali’nin Namazının “ gerçeğini anlamak için ne akıl ehlinin aklı yeterlidir, ne de irfan ehlinin irfanı, ne alimlerin ilmi yeterlidir ne de abidlerin ibadeti. Hiç kimse İmam Ali’nin namaz kıldığı zamanki durumunu; tekbir söylediği zaman masivellahtan kopup huzu ve huşu içinde Rabbinin huzuruna varışını, o andaki ruh halini beyan edemez. Namaz dışında dahi devamlı kendisini Allah’ın huzurunda gören Hz.Ali’nin namazdaki halini anlamak mümkün mü? Hz.Ali (K.V.) , namaz için abdest alırken vücudunda hafif bir titreme başlardı Rabbin huzuruna çıkmanın verdığı aşk ile. Mihrabda ibadete başladığında ilahi azametin korkusu bütün vücudunu sarar kendisinden geçerdi, secdeleri uzatır akıttığı gözyaşları seccadesini ıslatırdı.Hz. Ali’nin namazdaki hali; kendisinden geçmesi, secdelerde ağlaması, huzu ve huşu ile masivellahtan kopup Rabbine yönelmesi asırlardır arif ve abidlerin henüz idrak edemedikleri akıl sahiplerinin hikmetini anlayamadıkları bir meseledir. Savaşların birinde İmamın mubarek ayağına bir ok isabet ediyor, oku çıkarmak çok acı vereceğinden ne yapacaklarını şaşırıyorlar, Hz.Zehra’nın teklifiyle, İmam namaz kıldığı zaman oku ayağından çıkarıyorlar, Hz.Ali (K.V.) namazda akıl, kalb ve bütün varlığıyla öyle rabbine yönelmiş, yaradanla sohbet aşkı O’nu öyle mest eylemiş ki oku ayağından çıkardıklarını dahi fark etmiyor, namaz bittikten sonra kendisine oku çıkardıklarını söylüyorlar. Bunu anlamak mümkün değil, namazın azametini ve hikmetini anlamış onu hakikatiyle yerine getiren Hz.Ali ancak anlayıp beyan edebilir. Hz.Ali’nin namaza verdiği önem hayatının her alanında görülmektedir, İbn-i Abbas anlatıyor: Sıffeyn savaşında çatışmaların şiddetli olduğu günlerden birinde Hz.Ali’nin sık sık gökyüzüne güneşin battığı yöne baktığını gördüm, sordum: “Ya Ali! o taraftan bir korkun mu var, düşman o taraftan saldırır diye bir endişen mi var? ” Hz.Ali buyurdu: “Hayır, ben namaz vaktinin girip girmediğine bakıyorum? ” Kahramanlığı, yiğitliği dillere destan olmuş Hz.Ali savaş anında bile namazın ne denli önemli olduğunu vurguluyor. Allah, Raşid Halifelerin dördüncüsü Hz.Ali’nin namaza olan aşkını, Allah’a olan itaat ve bağlılığını bildiğinden Hz.Ali’nın müslümanların kıblesi olan hergün beş defa yöneldikleri Kabe’de dünyaya gelmesini irade etmiştir. Yine Hz.Ali namaza olan aşkı, O’nun Kufe camisinde namaz kılarken şehadet şerbeti içip çok arzuladığı Rabbine kavuşmasına vesile oluyor. Allah cümlemize şefaatini nasip eylesin.....

Gösterişe alet etme zikrini
Kafasından atıp dünya fikrini
Huşuyla secdede solmalı insan
Yüreğinize sağlık Mustafa Bey... Tebrikler... Selamlar....
Tebrikler.
Yüreğine sağlık...
Mevlayı bulanlar Leylayla uğraşmaz...
Diline sağlık...
Paylaşım için teşekkürler...
TÜM YORUMLAR (3)