Sonunda ketum bir tarihe göçebe oldum
Adressiz kaldım bu yüzden bir rüzgâr gibi
Takıldım hiç büyümemiş bir çocuğun ardına
Vizem yok kimliğim sahte yollar mayın döşeli
Bir ömürde kaç sokak izi kalır geriye
Saçlarımın ıslaklığından anlıyorum
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Tebrik ederim
Bir Allah'ın kulu çıkmamış 'ne diyorsunuz' diye 'Bu nasıl bir şiir altı muhabbetidir' diye.
gencecik fidanların hemen herkesin artık kabul ettiği gibi adaletin en kötü sınavlarından birinde yok edildiğini.
kınıyorum.
Güzel bir şiir şairi kutlarım.
Günün şirini ve şairini kutluyorum.
Kısa bir hikaye
Tarihlerin birinde malum bir yerde kendi evinin penceresinden dışarıyı gözleyip politik değerlendirmeler yapmaya çalışan yaşlı bir amcanın, pencerenin hemen yanı başında duran ağacı yeni yeni açmış yaprakları ve gökyüzüne yansıttığı yeşil rengine gözleri kapalıydı, kendi evinin küçücük penceresini açıp olanlara ağzını açtığı her vakit ürkmekteydi ağacın üzerinde duran güzelim kuşları ve yok etmekteydi kuş cıvıltılarını...
Belli belirsiz her gürültüyle ürkmekteydi, yaşlı amca, bazen şimşek çaktığında uzaylıların evini bombalamaya geldiğini zannetmekteydi küçücük evinin minnacık penceresi ona göre dünyaya açılan tek delikti ışık bulan tek yer.... Doğruydu fakat bu sadece ona göreydi!
Yaşlı amca tarihten kalma bir şeydi kendi penceresi hep elindeydi olur olmaz anlatırdı gördüklerini her yerde olur olmaz zamanda gürlerdi alakalı alakasız
Bilmezdi hiç yaşadığı tarihte ve bölgede binlerce pencere bulunmakta idi ve her pencere onunki kadar küçük değildi.
O dünyayı kendi yaşadığı dönemden ve pencereden ibaret saymaktaydı. Yaşlı amca çok yaşlıydı ve artık olur olmaz yerde yaşlılığını belirtileri ile bırakıverirdi içindekileri.
İçindekileri ise kendi penceresinden süzdüğü kirletilmiş gökten kalma bir ışıktan ibaretti..
Bilmezdi o tarihlerde onun kaldığı o ülkede binlerce pencere mevcuttu ve ışık her pencerede kendini göstermekteydi. Hem de o pencerelerim ev sahipleri en kuvvetli ve en anlaşılır şekilde ışığın içindeydi uzağında durup da konuşmak ile geçirmezlerdi günlerini.
Bilmezdi yaşlı amca dünya onun dört çerçevesinden ibaret değildi. Ve verdiği ışık zamanlı zamansız olur olmaz her yeri aydınlatmaya çalışan küçücük bir kıvılcım bile değildi.
Bilmezdi yaşlı amca…
Bir gün yaşlı amca büyüyecekti onu görenler onu dinleyenler hep bu ümit ile beklemekteydi.
Onu izleyen bütün çocuklar kendisine gülmekteydi fakat o yine de bunu bilmemekteydi ısrarla ve ısrarla küçülmekteydi.
Sevgili okurlar,
Ernesto che Guevara, kimdir*Kübanın bağımsızlığı için savaşan bir gerilladır.
Şimdi size soruyorum; Deniz ve arkadaşları, hangi kriterlere göre mücadele edip, asıldılar? Çünkü onlar bir haindi. Banka soydular, Orta doğu ünüversitesinde kızlarla alem yaptılar. Bu ahlıksızlıkları görmezden gelmeyin.
Ernesto che Guevara ile Deniz ve arkadaşlarını bir
tutmayın.
Sevgili Bekar,
özür dileyecek birileri varsa, onlar da, hala boş hayallerin peşinde koşanlardır. Seni tekrar tebrik ediyor, hayırlı akşamlardiliyorum.
Hayır yanılmadınız.
Uzun yazmak istemedim.
Razı olmamalıyız elbette.
Bu bizim acı sonumuz olacaktır.
Son bölümde antikor oluşumunda bunu birazcık işlemeye çalıştım. Ama anında, düşünmeden ancak bu kadar yazabildim. Gerçekten çıkmam gerekiyor, şairden ve rahatsız olanlardan özür dilerim.
Ben bir kere denize düşmüştüm, ama yılan yoktu, sarılamadım :)
Ama orada yılan olsa belki de sarılırdım? ? ?
Bugün akıllı olmamız lazım. Aramızdaki her bölünme, kimin daha önde olduğundan bağımsız olarak sadece onların işine yarıyor!
Ben gitti...
Akıl: denen bir kavram var; eğere bu kullanılsaydı; ne o ölümler olurdu, ne de diğer ölümler olurdu. Yani akıl galip gelirdi. Çünkü, halk idareden memnundu. Ne zaman, pasta yemeğe itelenirsek, o zaman, halk isyan ederdi...
evet anladım galiba,sevgili Bekâr...siz diyorsunuz ki; Türkler sıfır ya da A grubundan kan taşırlar(genelde). eğer bu AB durumuna gelmişse, getirilmişse suç, onu değiştirenlerindir!.iyi ama, biz niye razı oluyoruz ki değiştirmelerine!..kaldı ki kendisi olmayı başaramayan uluslar,yok olur sonunda...
yok olmak için neden çaba harcarız böyle!?
ve bir dize:
'rüzgârı tutamaz, yıkılan duvar'
ah bir anlasak bunu!..
Bu şiir ile ilgili 56 tane yorum bulunmakta