Sonunda ketum bir tarihe göçebe oldum
Adressiz kaldım bu yüzden bir rüzgâr gibi
Takıldım hiç büyümemiş bir çocuğun ardına
Vizem yok kimliğim sahte yollar mayın döşeli
Bir ömürde kaç sokak izi kalır geriye
Saçlarımın ıslaklığından anlıyorum
Orda bir çocukluğun yağmuruna varılır
Yarpuz kokusu uğurlar sizi görmezsiniz
Her sokak aslında bir patikadır
Yüzümde bir yama gibi duruyor zaman
Bütün aşkların kan grubu aynı olsa da
Ayrıdır çıkmazları son sözleri farklı
Gözlerinin rengine uymaz intiharları
Zaten hep gönüllüydü yanlışı yazgısına bulaştı
Küçük sevinçlerin büyük kederlerin sahibi
Güneşsiz bir gölge kansız bir yara oldu
Hüsran sokağında bir aşk daha vurdu kendini
Kayıt Tarihi : 26.9.2001 13:00:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![A. Hicri İzgören](https://www.antoloji.com/i/siir/2001/09/26/husran-sokagi.jpg)
gencecik fidanların hemen herkesin artık kabul ettiği gibi adaletin en kötü sınavlarından birinde yok edildiğini.
kınıyorum.
Kısa bir hikaye
Tarihlerin birinde malum bir yerde kendi evinin penceresinden dışarıyı gözleyip politik değerlendirmeler yapmaya çalışan yaşlı bir amcanın, pencerenin hemen yanı başında duran ağacı yeni yeni açmış yaprakları ve gökyüzüne yansıttığı yeşil rengine gözleri kapalıydı, kendi evinin küçücük penceresini açıp olanlara ağzını açtığı her vakit ürkmekteydi ağacın üzerinde duran güzelim kuşları ve yok etmekteydi kuş cıvıltılarını...
Belli belirsiz her gürültüyle ürkmekteydi, yaşlı amca, bazen şimşek çaktığında uzaylıların evini bombalamaya geldiğini zannetmekteydi küçücük evinin minnacık penceresi ona göre dünyaya açılan tek delikti ışık bulan tek yer.... Doğruydu fakat bu sadece ona göreydi!
Yaşlı amca tarihten kalma bir şeydi kendi penceresi hep elindeydi olur olmaz anlatırdı gördüklerini her yerde olur olmaz zamanda gürlerdi alakalı alakasız
Bilmezdi hiç yaşadığı tarihte ve bölgede binlerce pencere bulunmakta idi ve her pencere onunki kadar küçük değildi.
O dünyayı kendi yaşadığı dönemden ve pencereden ibaret saymaktaydı. Yaşlı amca çok yaşlıydı ve artık olur olmaz yerde yaşlılığını belirtileri ile bırakıverirdi içindekileri.
İçindekileri ise kendi penceresinden süzdüğü kirletilmiş gökten kalma bir ışıktan ibaretti..
Bilmezdi o tarihlerde onun kaldığı o ülkede binlerce pencere mevcuttu ve ışık her pencerede kendini göstermekteydi. Hem de o pencerelerim ev sahipleri en kuvvetli ve en anlaşılır şekilde ışığın içindeydi uzağında durup da konuşmak ile geçirmezlerdi günlerini.
Bilmezdi yaşlı amca dünya onun dört çerçevesinden ibaret değildi. Ve verdiği ışık zamanlı zamansız olur olmaz her yeri aydınlatmaya çalışan küçücük bir kıvılcım bile değildi.
Bilmezdi yaşlı amca…
Bir gün yaşlı amca büyüyecekti onu görenler onu dinleyenler hep bu ümit ile beklemekteydi.
Onu izleyen bütün çocuklar kendisine gülmekteydi fakat o yine de bunu bilmemekteydi ısrarla ve ısrarla küçülmekteydi.
Ernesto che Guevara, kimdir*Kübanın bağımsızlığı için savaşan bir gerilladır.
Şimdi size soruyorum; Deniz ve arkadaşları, hangi kriterlere göre mücadele edip, asıldılar? Çünkü onlar bir haindi. Banka soydular, Orta doğu ünüversitesinde kızlarla alem yaptılar. Bu ahlıksızlıkları görmezden gelmeyin.
Ernesto che Guevara ile Deniz ve arkadaşlarını bir
tutmayın.
TÜM YORUMLAR (56)