Yol yakınken geri dön, onun çağırmasıdır bu
ama bilirsin gönül, dirliklerin hasıdır bu.
Neden böyle her yeri durmadan kül bürümekte?
Bakışları çekiliyor dünyadan, yasıdır bu.
Duyuların avlayamaz tadların hiç birini
onun yokluğundan sunulan zehir tasıdır bu.
Dağlar ovalar siyah göller ırmaklar hep siyah
siyah denizler, yalnızlığın haritasıdır bu.
Aynı sesi yankılar iki yanlı kayalıklar
geçmek gerek, cinnet vadisinin ortasıdır bu.
Bu çoraklar çölller, bunlar da aşıldıktan sonra
ulaşmak umulur mu diyorsun, olasıdır bu.
Ya bu apansız bora bu fırtına bu kasırga?
Toparlan, hesapta olmayanın yağmasıdır bu.
Ya bu deprep, sanki yer yarılacak ortasından?
Sıkı dur sen, aynı felaketin dahasıdır bu.
Bambaşka bir aydınlıkta durulurken ortalık
pek bir harabız ya, o şenliğin pahasıdır bu.
Bir hayli yol aldın gönül, artık dönüş yok, ama
işte haz dorukları, saltanatın hasıdır bu.
Kayıt Tarihi : 30.11.2005 19:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!