Ardında kalan
Kaybolmuş bir rüyadır
Kayıp bir şehrin sokaklarıdır lacivert bir gecede
Kül renkli bir şehirdir
Ölü bir şehir
Sensiz/bensizdir bir yabancı gibi dolaştığım sokaklar
Son vapur sesi kalsın
Eski semtlerinin hafızasında İstanbul’un
Eminönü’nden Boğaz’a doğru kalkan
Denizi eksilir mi
Betonu çoğalan bir kentin?
Bir pencere açılırdı dışarıya. Dışarısı bir sokak, bir park,
dışarısı gökyüzü, dışarısı denizdi bazen. dışarısı aydınlık bir sabah,
dışarısı sessiz bir ikindi, dışarısı eflatun ve yorgun akşam üstüydü.
Bir pencere açılırdı dışarıya. sokak satıcılarının sesleri karışırdı çocuk seslerine ve çocukların kahkahaları dolardı içeriye. Çocuklar ayakları patlak bir topun peşinde, hayalleri yeşil sahalarda geleceğin futbol yıldızları, çocuklar avuçlarında gökkuşağı bilyeleri. Çocuklar, okula gidişlerinde isteksiz, ağır adımlar, okul çıkışında bir güvercin curnatası.
Toprağına gül yaprakları düşer
Bahçesine gül ekenin.
Yerini almış olsada sepetinde çiçekçi kadının
Baharı müjdeleyen nergisler
En davetkar kırmızısı ile karanfiller
Sende ben
Beyaz sözcüklerimi taşırım yüreğimde
Kara tahtalara yazılmış.
Düşer devrik cümlelerim kara tahtadan
Bir senin adın kalır.
Baharın renkleriyle konuş benimle
Papatyanın kelimeleriyle konuş
Gök gürültülü nisan yağmurlarının aksanıyla
Panayır yerindeki çocukların kahkahaları gibi
İlk çiçeğini açmış badem ağacının coşkusuyla konuş
Kaç kış geçer?
baharı beklerken,
Takvimlerden kaç yaprak düşer
Kaç yalnızlığa düşer cemreler
Bir bahar kaç yalnızlığa düşer?
Yüzünde kocaman bir gülüş ile gelirdin
Meraklı ve şaşkın bakışlarını taşıyarak bir çocuğun
Şapkasından güvercinler uçuran bir sihirbazın gösterisini izleyen
Avuçlarında renkli boncuklar.
Yüzünde bir baharı taşıyıp gelirdin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!