Ey gece!
Ey Kalem!
Ey gözümden kağıda dökülen yalnızlığım!
Neyle onarmalı bu kırıkları
Çatlaklarından sular sızıyor ümidimin
Bir yol yürüyor, bir ben yürüyorum
Kendi ağacına küsüp,
Kendine bile muhalif,
Bilinmeze savrulan
Sarı yapraklar gibiyiz şimdi.
Dönerken kendi rüzgarımızda,
Soğuk sessizlikler alıyor
Bugün daha bir güzel gördüm seni
Şiirim çok güzel durmuş üzerinde
Yazmakla tüketemem güzelliğini
En mükemmellik yer etmiş gözlerinde.
Sonra saçların dalgalanır rüzgarda
Yazılanlar ve silinenler
Sıfıra yakınım
Gölgeler gibi geçici
Çözümü ne mümkün
İki düğüm içimde
Yollar ve izler
Issızlığa yürüyorum, dili yok çiçeklerin
Sevdalar büyütüyorum, kendime inkarcı
Kayboluyorum insanlığımın dikenli hududunda
Hani, nerede ellerin.
Bir gün uyansam
Baksam ki içimdesin
Hiç eskimeyen şarkı gibi adın
Desem ki dilimdesin
Gölgende bile kokun saklı
Buram buram özlemlesin
Gizlenir durursun bir kısır gülüşün ardına
Oysa ben gözlerine bakıp kalbini işitirim
Şaire malum içindeki bu mahrem fırtına
Yazıversem kalemi ağlatır, kağıdı incitirim
Kış güneşi gibi dilindeki her kelamın
Bu hikaye sarıp sarıp başa dönüyor
Sen yine gün görmez pencerelerdesin
Dudakların soğuk, yüzün güneşi özlüyor
Kalmışsın, ötelerdesin, koyu gölgelerdesin
Bir sabahta bir şeyda kuş havalandı
Şehrin tenha ve uzak bir köşesinde
Sabahın dördünde birden uyanırdı
Dalsam hülyalara pür nur gözlerinde
Bir sevda demlenir sessiz sabahta
Gün gecenin koynuna girerken ağır ağır
Ürkek gözlerin gözlerimi usulca terkediyor
Ya şiirler birer dilsiz, ya muhatabım sağır
Ya kelimeler korkak, kalbimde düğümleniyor
Bir elimde gecikmiş zamanları tutuyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!