Hüseyin Oral Şiirleri - Şair Hüseyin Oral

0

TAKİPÇİ

Hüseyin Oral



Günler günlere geceler gecelere taşıdı bizi yılar boyunca içimize attık çektiklerimizi
Aglamak gülmek istedik kurmak istedik hayellerimizi düsündük sanki hiç bitmeyecek gibi acı acı çìkarken merdivenleri bitişin acısı kaplayı verdi benligimizi...

Devamını Oku
Hüseyin Oral

Gece saat on iki her şeyi bir bir uğurladım.
ve yine karanlıkla başbaşayız derken.. Aşina olduğum ses fısıldadı kulaklarıma bak bu gece de bir ben kaldım sende..

Devamını Oku
Hüseyin Oral

Vuruldum işte bu kuytu bu acımasız gecenin tam orta yerinde... kolumdan bileklerime inceden akan kanın her damlası çocukken uyumadan önce kulaklarıma hep gelen saatin tık tık seslerini anımsatıyo... koca bir hezeyan içindeyim herşeyimle koca bir kaybedişin tam ortasındayım.. aldığım meskalinin sarhoşluğu düşen her damla kanda vücudumu terkediyor ve kaçmak istediğim korkularımla baş başa kalıyorum.. bugün sesinin kulaklarıma son defa misafir oluşuydu titreyerek konuştun her kelimen hissetiğin acılar gibiydi. ben sadece sustum genzime dolan hiç bir kelimeyi haykıramadım.. ve bugün benden gittiğin günün üzerinden kaç takvim değişti bilmiyorum on dört eylül günü bütün acımasızlığıyla senin gidişini bana ilk gün ki gibi yaşatıyor. aldığım hiç bir antidepresan işe yaramıyor. verilen seratonin seralin ilaçları narsist insalara verilen ilaçlardır ben narsit değilim... bileğimden akan ılık kan soğudu üşüyorum... düşümde bir çocuğun çığlıkları arasında uyanıyorum her gece. bazen geceler acımasız oluyor çıkıp sokaklarda karanlıkları dolaşıyorum kuyu dibi sokakları ben gibilerle dolup taşıyo herkesin kurtulamadığı birsürü düşüncesi alıp götürüyor geceleri. hiç bir kadına rastlamadım. hiç bir köşe başı nede sokaklar onların acısıyla yüzleşmemişti. biz erkekler acımızı dayanılmaz hissetiğimiz an kendimizi dışarı atar haykırmak isteriz kimseler duymasada... kadınları bilmiyorum kadınları hiç görmedim saçları kısa kadınlar ne yaşadı bilmiyorum ... yüzünü fondötenlerle kapatan kadınları seviyorum acılarını gizlemeyi başarmışlardır. sevdiğim her kadının saçı uzunca olsun isterim her dalgasında koca mutlulukları gizlerler.. senden sonra bana sarhoşluğu uzunca tatıracak her şeyi denedim ve sadece bir kaç saatin sonunda koca bir boşluktaydım. vücuduma aldığım en güzel melanin hormonu (mutluluk hormonu) şüpesiz yüzünü gördüğüm günlerdi. o günün sonunda gecem saatlerce gördüğüm o kısa anı tekrarlamaktan ibaret kalırdı. karanlık odamda tavanda yüzün belirir ve ben kıpırtısız seni izlerdim. bu geceleri çok az yaşardım.. ve şimdi sensizim düşüncelerimle başbaşa çıkamadığım bir gecenin tam ortasında; ayyaş bir serserinin tam da namlusundayım; üşüyorum...

Devamını Oku
Hüseyin Oral

Zaman kontrolümde olsun isterdim.. geriye sarıp sana sarıldığım anı daha uzun ve hissedilir kılmak ve koca bir ömrü öylece tüketmek isterdim.

Devamını Oku
Hüseyin Oral

Elleriniz kirliydi dokunduğunuz herşeyi kirlettiniz çünkü vicdanınız kirliydi çünkü düşünceniz kirliydi.


Devamını Oku
Hüseyin Oral

Karanlık bir rüyadan uyanır insan onlarca belkide haftalarca etkisinde kaldığınız tek bir rüya, bazende sadece beyninizi içten içe kemiren bir tek bir soru bir muamma değilmidir sizce! ve bütün intiharlar, ölümler, ardın sıra gelen hastalıkların temelinde yanlızlık ileti yatmıyormu.
Yanlızlık insan beynindeki her hücreyi
bir salgın hastalığı gibi istila ederken sonrasında görülen tek neden susmak ve sonrası içine kapanık susan ve acı çektiğini bile daha sonradan fark eden bir kişilik ..Bugün de sen de görmek istediklerimi birer boş sayfaya çizip hayallerine daldım bugün senden sonra ilk kez biri ilgimi çekti sabahın serin rüzgarı onun saçlarında dans ederken gözüm sadece yüz ifadesine kitlendi kırmızı rujla ve değişik fondatönlerle maskelediği gülen yüzünün altında anlatamadığı onca acı ve kahverengi gözlerini taktığı lenslerle gökyüzüne boyamıştı beni görünce hafif gülümsemeye çalıştı ama o bile tıpkı yüzündeki maske gibi yapmacıktı. Gözlerin de sustuğu çok şey saklıydı. Ufak gülümsemenin ardından yanıma yaklaştı hava biraz esiyo dedikten sonra bayya bi sustu konuşacak bişeyi yoktu sanırım. kim bilir hangi karanlık gecede ummadığı yanlızlık onun ta iliklerine kadar acımasız bir neşter gibi kesmişti. Gözleri biraz utangaç daha çok ağlamaklıydı, sizi birkaç cümle sonra gözyaşlarının göz pınarlarında hazır olduğuna ikna edebilecek bir yüz ifadeyle uzunca sustu ardından neden dedi.. Ve sözlerinin devamını getiremedi bir damla yaş süzdü gözlerinden silmek istedim fakat içini döken bir kadına dur demek olurdu dokunmak istedim fakat yapamadım işte..
Ardından süzülen gözyaşını kendi avuç içiyle sildi yüzünde ufak bir okadar da buruk bir tebesüm belirdi.gözlerinin içine bakıyordum istemsizce belkide kendimi alamıyordum. Karşımdaydı, belki ilk ve son kez. Belki de yalnızca ilk kez. Bilmiyordum. Herşeyiyle sana benziyordu tek farkı henüz adını bile bilemediğim kadın senden baya güçlü ki kendi gözyaşlarını kendi avuç içiyle silmişti. Ve yalanda olsa tebesüm etmeyi hala unutmamıştı, yüzü bu ifadeye tamamen yabancılaşmamıştı. Uzunca bir susuşun ardından yüzüme soğuk bir edayla baktı o an benimde nefesim kesilmişti.. Bir an gözlerime sen göründün istemsizce soğuktan titreyen yanaklarına bir öpücük bırakmak istedim sonra kendimi yargılamaya başladım, hak ediyormu ki...içini bir anda olsa titretecek olan bu minik buseyi.. ardından vazgeçtim yürümeye başladık en az senin kadar yavaş ve küçük adımlarla yürüyordu. Bir anda uzaklaşmak istedim atığım tek adım herşeyimle beni olduğu yerde bıraktı giden gururu olan bedenimdi farkındaydım. İtiraf etmeliyimki onda seni bulmaya çalıştım.Gözleri taktığı lensler olmasa senin kahverengi gözlerin olduğuna yemin edebilirdim, ıssız bir sokağın ardından küçük bir nehre açılan bir caddedeydik bulduğumuz ilk banka oturduk onu izlemekten başka bişey yapmadığımın farkındaydım ve ne acıydı ki tıpkı yitirdiğim sendin belkide son defa görecektim belkide ilk defa gözlerin aklıma geldi işte herzamaki halim belli ettirmesemde gözlerim beni herhaliyle ele veriyordu. Islaktı ağzından çıkan tek sözcük beni küçük bir çocuk gibi ağlatacaktı. Bütün cesaretimi topladım ve dağılan saçlarını okşarcasına toplayacaktım elim ilkin cesaret edemedi ama bütün beynim buna komut verirken bir muamma değilmidi ellerimin beyin dışı hareket etmesi.. Ardından terleyen avuç için kımıldamıştı onuzların üstünde kısa bir okadarda tarifsiz güzelikteki saçlara uzandı ellerim... avuç içlerimin boş ve bir okadarda çaresizce havada kaldığını fark ettim. herşey bir toz bulutunu andırırcasına kayboldu. Sendin yine, Farkındaydım seni unutmama izin vermiyordun. Saçları kısa, gül moru ruj süren her kadını sen sanıp saatlerce anlamsızca bakıyordum bu bir rüya değildi eminim hergün yollarda ıssız sokaklarda ve karanlık odamda yanı başımda izlediğim sen rüya olamazdın peki itiraf etmem gerekirse uzun bir sürenin sonunda hala seni unutamamam ve senden başka herkesle sadece birkaç kelimeden ibaret kısa konuşmalarım ve saatlerce kendimle tıpkı senle konuşuyormuşum gibi konuşmam ne anlamsızca her an yanımda gibisin ama tek dokunuşum seni bir anda yok oluşun..ardından uzun süreler yanlız kalıyordum. Anlıyorum artık yoksun bir okadarda uzaksın... Seni tam iki yıl önce bugün yirmisekiz şubatta sevmiştim hafif güneşli bir okadar da serin bir gündü ardından koca bir bahar gelecekti seninle sadece bir ağustos yaşadık ikincisi olmadı bugünde yirmisekiz nisan ama tıpkı hayallarim gibi bu şehirede bahar geç uğradı bu yıl, hala ayrılıkları andıran soğuk ve bir okadar da baharı bile hayal etmeme izin vermeyen bir kar fırtınası küçük bir fincan da çay aldım ve camdan hırçınca yağan kar'ı izledim bugün dört martı senle ikinci kez buluştuğumuz gün biraz sesizleşti içimdeki duygular geçmiş acıtmış olsa gerek ki Her gün tuttuğum bu kısa günlüklere seni anlatıyorum.. Sorsalar hala en sevdiğim renk gözlerinin kahvesi ve inandığım tek gerçek içinde seni gördüğüm rüya ve etkisinde kaldığım son onüç günüm....

Devamını Oku
Hüseyin Oral

Birgün bütün insanlardan ve bütün aptallıklardan kurtulup ta iliklerinize kadar işlemiş bir acıdan kurtulmak ve uyuduğunuz karanlık kabustan aniden uyanıp boynunuzu geren urganı kan toplamış boğazınızdan alıp atmak içinde hergün öldüğünüz yaşantınızdan başka birşey değildir. yanlızlık insana göre değildir. her gece bu kabustan uyanmak adına nice karanlıklara sığındım. bugün kendimi bir romanda gezerken görüm. adamın yaşadığı bütün acılar genzime dolupta yutkunamadıklarımdan farksızdı ve romanda okuduğum kişi ölümün sevgilisi (lotte) nin elinden sunulmuş bir bardak şaraptan başka bir şey olmadığını söylüyor. bu onun son sözleride olsa bu hayatta kendimizi ancak başkalarının gözünde gördüğümüz zaman tanıyabiliriz. romanda kendime benzettiğim kişi öldü nedeni ise uzun zaman boyunca dopamine hiç endofrin hormonunun gitmemesiydi endofrin ise insanda üretilen üç mutluluk hormonundan biridir. o hormonlar dopamine gitmediği zaman ise insanlar iç alemine dalar ve karanlığa aşık olurlar ve ben olayın tam burasındayım son üç aydır bütün her şeyimle her gece öldüğüm bu rüyadan uyanmaya çalışıyorum. piskolojik olsa gerek vücüdümda ki yaraları kanatıp hipotalamusa baskı üretmesi ve çektiğim acıyı bastırmasını deniyor olsamda boş. Dün gece herşeyden kurtulup ölmek istedim, herşeyi hazırladım ve beni bütün yaşanmışlıklarımdan alıp götürecek urgan yarım metreyi bile aşmıyordu ve sonra boğazımda düğümlenip hala yutkunamadığım iki kelimenin bana asılmaktan daha çok acı çektireceğini düşündüm ve kısık bir sesle ağlamaya başladım gözyaşlarım bütün benliğimi alıp götürüyordu o an ömer hayamın sözleri yankılandı kulaklarımda ne arıyorsun cennet de sendedir cehenem de. evet ikiside bendeydi belki de ama ben cehenemden başka birşey yaşamıyordum, ve bu benim uyanamadığım son rüyamdı...

Devamını Oku
Hüseyin Oral

Bugün sende unuttuğum her şeyi bir bir yaşıyorum intiharların üçüncü sahnesini izlerim hep oysa insanlar ilk sahnede bütün hayallerine veda ediyo. ve her anını birer travma gibi korkuyla yaşıyorum en soğuk günde mavi kazağının üstüne giydiğin parkandan syrılmış üşüyen parmak uçlarına dokunduğum andan başlıyor herşey ve gözlerim çok uzaklara beraber bir asır ıslak kalsın istemediğimiz kipriklerimizde üşüyor bütün geçmişimiz... parmak uçlarında ki soğukluk size yıllarca ısınmamış hissi verebilirdi. bir kadın sizi sevebilir hemde ne ilanı aşk nede bağıra bağıra sevginizi ilan etmemenize rağmen sadece sevilmek ister. eğer gerçek aşkı bulmuşsanız bir adım daha ilerisini aramak hezeyandan başka bişey olmayacaktır. bugün sana son dokunuşum beynim herşeye anarşisini başkaldırısını ilan ediyo ve adım adım intihara sürükleniyorum. eğer çok sevmişseniz her nekadar herşey bitmiş olsa bile dönüp koca yıllara bi anı olarak bırakmak istediğimiz bir son bakış olacaktır. gözlerini anlatmak bir bardak dolusu siyanürü yavaş yavaş yudumlamaktan farksız olacaktır. nasıl ki içtiğiniz siyanür nefes aldığınız sanıp aksine oksijen almadığınız taktirde içinizde kocaman bir oksijen patlamasıyla gözleriniz kan çanağına dönüyorsa siz de o an her şeyin bittiğine şahit oluyorsunuz ve ölümü yaşıyormuş gibi tadıyoruz tıpkı anlattığım gibiydi gözlerinin içine bakıp ta uzaklaşmak.. kocaman koyu kahverengi gözlerinde anlatamadığı ve sanki o an herşeyi haykıracakmış gibi doluydu gözleri biraz sonra göz pınarlarının boşalacağına sizi inandırabilirdi. esen rüzgar bir bir dağıttı göz pınarlarından akan acıyı etrafa, elmacık kemiğinden süzülüp titreyen dudaklarında bitiverdi. o an damarlarımda hırçınca akan kan yavaşladı bir an ve iliklerimde oluşan sızı beynime doğru yol alıyordu ve birden bütün acı domapin etkisi yaratarak hipotalamusa baskı verdi hipotalamus beynimizde acı hissini bize yaşatan bölümdür. genzime acı dolu bir his geldi ve o an belkide gitme sözcüğünü haykırabilirdim sesimin titreyeceğini hissetmeseydim eğer konuşamadım genzime dolan acıyı yutkunamadım bile bugün onunla yaşadığımız ikinci kasımdı en acısı tek bir baharı yaşamıştık. üşümüş olmalıydı üşüyen parmaklarıyla sildi dudaklarını sıkıca bastırmasıyla o günün yağmurları yağmıştı ardı ardına süzüldü göz pınarlarından bir aşkın bütün sancıları. koca bir şiir yarım kalmıştı devamını okuyamadığımız; biz olamamıştık.. koca şehrin her kaldırım taşında ikimizin beraber yürüdüğü anılar koca bir intihara kurban gidiyordu..

Devamını Oku
Hüseyin Oral

Tek çare duadır belki yalvarıyorum. koca bir boşluktaydım. aklım varla yok arası kaybetmek üzereyim.. karanlıklara yürüyorum belkide koca bir boşluğa, ağlayarak son kez yalvarıyorum ve kaybediyorum. koca bir hezeyanım bir kaybedişin failidir soğuk bedenim. kısa bir söz yetiyor oysa. genzimde dolupta haykıramadığım çok şey var. koca yaşanmışlıkların tek telafisi sabır kelimesiydi. geçen onca zamanın ardından bakıyorum kaybetmemek için yalvardığım herşeyi yitirmişim. sabır kelimesi yaşanan ve telafisi olmayan acıların biricik avuntusu olmuştur sadece.. bu ülkede gençler en güzel zamanını koca bir buhranla geçiriyor. lanet olsun insanların avuntularıyla para kazananlara lanet olsun umutları tüketen. gençlerin hayallerini çalanlara. umudum bitti yine damarlarıma koca bir boşuk açtım soğuk suda erittiğim bir ekstazi kolumdan göğsüme ilerkerken alıp götürüyor beni sanki bu dünyadan değilim bu köhne hayatın mağlup oyuncusu değilim... beynime varınca sayıyorum bütün şakşakçıkara meddahlara en soysuz soytarılara, unutuyorum bir an bütün rezillikleri.. mutlu olmam için koca bir neden.. akdenize açılan bir şehirdeyim yer ve gök birleşmiş sanki, güneş girmiş aralarına. hiç bir şeyin detayına inmeden izliyorum sorgulamadan sonuçta karşılıksız huzuru veren tek varlıktır doğa sizden bir beklentisi yoktur. yalanlarla kırk masal anlatan bürokratlar mutluluk vaad ediyo hepsi yatarak geçirdikleri dört yılın hakkını veriyo son bir ayda. hepsi insanların sorunlarıyla hiç olmadıkları kadar ilgileniyor. ve onlarda yine bu bozuk düzenin düzenbazları. bomboş geçen zamanımı aptalara harcayamam sonuçta. etkisi geçmeden o kasvetli hayata dönmeden bir bilet daha alıyorum. tuzlu meskalin beynimde ki bütün anlamsızlıkları işgal ediyor. izlediğim mutluluk yerini kızıla bırakıyo sanki iki mavinin savaşı ikisin ortası kızıla boyanmış deniz birazdaha hırçın gök mavisi gitmek üzere, ve tüm bu olanları anlatırsanız şizofren damgası yiyorsunuz. acılarından ve de yaşadıkları koca buhrandan kaçanlar narsist değildir. asıl narsist olanlar insanların umuduyla hayallerini tahrip edenlerdir. milyonlarca gencin hayali bir şaklabana umut oluyor. ve çalabildiğince yüklüyor dolduruyor heybesini yıkılıp giden umutlar görünmez. Ekstazi esrar meskalin ve daha bir çok antidepresana sığınan geçnler görünmez çünkü onlar narsist çünkü onlar yaşamaz.

Devamını Oku