Kırıksa kanadın
şifan ihlastan geçer
çoksa günahın
tövben ihlastan geçer
yarım yamalak ibadetin
Gök kubbeye uzanır minareleri
Mevla ya el açmış kula benzer
Yankılanır her yerde ezan sesleri
Çıkmazlardan çıkaran yola benzer
Şu dağdağalı hayatta
Sıkıcı zulümatta
Açıpta nefes aldığım
Penceredir namaz
Hain bir kuyudur serap
Her Yusuf çıkamaz içinden
Çölde hayal suyudur serap
Hiç kimse içemez bir dem
Kaprislidir el etek öptürür
Nefret ektin, kin biçtin
Topladığın ürünü nereye döktün
Yakmak için ant içtin
Yananların külünü nereye döktün
Yazık bir çoğumuz sana uyduk
Dumanı içimde öksürüğe çeviren
Ciğerim senden şikayetçi
Yokluğunda güneşi simsiyah gören
Gözlerim senden şikayetçi
Nasıl bir vedaydı ne bir şey söyledin
Bu son içkiydi değen ağzıma
İçmeyeceğim gayrı söz olsun
Nefsim kulak versin niyazıma
Uymayacağım gayrı söz olsun
Bu nasıl bir yol ki engebeli
Güneş kara, mehtap kara, yıldız kara
Bıraktın hepsini takıldın siyah ışıklara
Sırt mı çevrilir Hak’ka aşıklara
Sürüye dön ey kuzu sürüye
Senide yer yutar bu hengameler
Verdiğim değere cevabın bu mu?
Üstüme döktüğün ateş mi, su mu?
Takılır kafama bin bir soru
Üşüyeceğim yerde, ateşlenirsem
Çektiğim dert bir değil, bir yığın
Bu gece yangınımı şiirlere taşıdım
Kağıt kalem yandı, ben yandım
Ruhumun kirini yarasını kaşıdım
Yara dağlandı kanadı, ben kanadım
Allah’ım Allah’ım günahım çok Allah’ım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!