Gökyüzüne açınca kanatlarımı
Gördüm yiğitlerde kır atlarımı
Uçmağa varan Kür-şadlarımı
Anarken gözlerim yaşla dolmuştu
Dedim ya, hüzünlendim anarken Onu
Yesi’deki kutlu gönül ferman eyledi,
dün gibi,
Hatırımdan çıkar mı ki bakışı….
Bilge Kağan gözün dikti gözüme,
Koca Türkistan’ı harman eyledi,
Gün bitiyor...
Ufukta beliren kızıllık saçların oluyor
Dalga dalga, kokun rüzgara karışıyor
Haziran akşamlarında ruhuma doluyorsun
Konuşunca türkü susunca şiir oluyorsun
Kirpiğin azmettirdi beni isyana
İhtilalde ateş, kor lokma gözlüm
Gözlerin uğruna boynum urganda
Ruhuma özsuyu ver lokma gözlüm
Yusuf'a kuyuda ünleyen bendim
Bakışıyla yedi iklim gezdiren
Mansurca yandığım gözdün Ayyüce
İçimde küllenen aşkın narını
Kor edip yandıran közdün Ayyüce
Mevsimler değişir, iklimler susar
Biliyorum yorgunsun!
Başın ne kadar kalabalıksa bir o kadar yalnız yüreğin
Bir başına yüklenmiş gibi hissediyorsun
Bu hüzün dolu göklerin bütün yükünü
Biliyorum yorgunsun
Kül rengi şafaklara uyanıyordum
Gökler hüzün türküleri söylüyordu
Irmaklar bozbulanık...
Martılar avaz avaz suskundu
Çocuklar eve mahkum...
Yüreğimde serçeler uçmayı diliyordu
Toprak ki sana hasret, dökme yüzünü öyle
Gözlerindeki sır gökten rahmet indirir
Hüzün kuşlarını gönlünden azat eyle
Tebessümün gariplerin göz yaşını dindirir
Duygularınızın isyanını bastırmak için
vefayı başkent yapmalısınız.
Başkurt tuğ kaldırınca yola çıktı yağızlar
Ateşin yüreklerle şaha kalktı Oğuzlar
Malazgirt ovasında Yıldırımlar Yavuzlar
Tarihin akışına yön vermeye geldiler
Yüklenip ülküleri Hazar olup taştılar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!