Hüseyin gümüş e Şiiri - Besir Demir

Besir Demir
111

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Hüseyin gümüş e

sigarasının dumanı tüter,
ciğerine havasını çeker,
gamı kederi bir nefeste siler,
güzel insan hüseyin gümüş.

geziyor kağıdı kalemi cebinde,
yazıyor şiirleri tamda yerinde,
hemde tüm güzellikler içinde,
kalender adam hüseyin gümüş.

konuşur tane tane sıkmadan,
nasihat verir kimseyi acıtmadan,
hoş sohpet hemde nüktedan,
denizlili şair hüseyin gümüş

sevdimi tam sever,
güzeli hemen sezer,
yoktur onda tasa keder,
aile babası hüseyin gümüş.

horozları dünyada bilinir,
denizlide pamukkale gezilir,
bekillide biri var çok sevilir,
onunda adı hüseyin gümüş.

ateş olmazsa duman çıkmaz,
sevgisiz kalem kağıda yazmaz,
muhabbetinin tadına doyum olmaz,
o elbet bremenden hüseyin gümüş.

madenler içinde özeldir gümüş,
devamlı tebessüm yüzünde gülüş
mis gül kokuludur etrafına üşüş,
değerli bir dost hüseyin gümüş.

fani dünya döner durmadan,
bu sevgi sürsün her zaman,
beşir demir yazdı ayan beyan,
duysun bunu her okuyan yazan

beşir demir iskenderun bremen
mardin savur kayatepeköyü

.............................dost kalemler

Hüseyin Gümüşe

Yaktı yürekleri yiğidin hası,
Beraber yürürken solladı gitti.
Arkadaştı, dosttu vardı dahası,
Normal bir fiskeyle salladı GİTTİ...

Sevdalarım oldu soysuz kabusu,
Söyleyip yazdığı onun namusu,
Beldenin, bedenin olmaz konusu,
Gönlümde bayrağı yelledi GİTTİ...

Türkiye sevdası, neşesi, yası,
Hep kırmızı beyaz renkti boyası,
Ömrünce hükmetti, iman mayası,
Her adrese eser pulladı GİTTİ...

Pamuktan yumuşak, çelikten sertti,
Sözünün ardında bir civan mertti,
Dostluktan sevgiden yana cömertti,
Yunus’ca sevgiler gülledi GİTTİ...

Gece gündüz kader örmüş ağını
Talan etmiş viran koymuş bağını,
Biz daha beklerken, altın çağını,
Soran dostlar selam yolladı GİTTİ...

Devlethan Yalvaç

Besir Demir
Kayıt Tarihi : 9.1.2009 19:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Sami Sarıca
    Sami Sarıca

    HÜSEYİN GÜMÜŞ


    --------------------

    10.03.1960 Tarihinde İçel İli Anamur ilçesi Lenger köyünde(Simdi Bozyazı İlçesine bağlı) doğdu. Sekiz çocuklu bir ailenin beşinci çocuğudur. İlkokulu Anamur Kıbrıs İlkokulunda (1971), ortaokulu Anamur ortaokulunda (1974), liseyi Mersin Ticaret Lisesinde (1977), yüksek öğrenimini Adana İktisadi Ticari İlimler Akademisi'nde 1981 Yılında bitirdi.



    1982 yılında İstanbul Levazım Maliye okulunda başladığı askerlik hizmetini, 1983 yılında Sarıkamış’ta yedek subay olarak tamamladı.



    1983 yılında Anamur'da Serbest Muhasebeci Mali Müşavirliğe başladı.2007 yılına kadar bu işle meşgul oldu.



    1985 Yılında Fadime Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Rumeysa Olcay (1986), Alparslan İslâm (1987), Selcen Hilâl (1991) ve Oğuz Han (1997) adlarında dört çocuğu dünyaya geldi.



    Bütün hayatı boyunca Türklük ve İslâm davasının savunucusu oldu. Bu davanın siyasi hareketi 12 Eylül 1980'de kapatıldıktan sonra soma; rahmetli Başbuğ Mamak zindanlarına yatarken ve hapisten çıktıktan sonra hareketin Anamur'daki bayraktarlığını yaptı. Bu cümleden olmak üzere 1986 yılında Milliyetçi Çalışma Partisi'ni bir grup arkadaşıyla Anamur'da kurarak ilçe başkanlığı görevini yürüttü. Milliyetçi Çalışma Partisinin; Milliyetçi Hareket Partisi adını almasından sonra bu partinin çatısı altında hizmetlerini sürdürdü. Milliyetçi Hareket Partisi 1991 ve 1995 milletvekillikleri aday adaylıkları ile 1995 Mahalli İçel İl Genel Meclisi Seçimlerinde Anamur’dan İl Genel Meclisi Üyeliğine seçildi. 1994–1995 yıllarında il daimi encümenliği görevlerinde bulundu. Arkadaş canlısı, iyi bir hatipti.



    Güney'de Zafer (Anamur–1979–80), Anamur Ekspres (1986/87), Toros Haber (Anamur 1991/92), Memleketim (Alanya 1995), Akdeniz Postası (Aydıncık 1998), ve İstikbal (Mersin 1998) gazetelerinde haftalık yazılar yazdı.



    Çeşitli gazetelerde zaman zaman duygulu, vurgulu, akıcı, eleştirel ve çok güzel anlamlarla yüklü şiirler yayımladı. 10 Haziran 2004 tarihinde şiir çalışmalarını 200 sayfalık “SEVDALARIM” adlı şiir kitabında toplayıp yayımladı. Şiirlerinde genellikle Hüseyin ve Köylü Ozan mahlaslarını kullanmıştır.



    Yazarın yayımlanmaya hazır bir şiir ve hikâye kitabı olduğunu ailesi ifade etmektedir.





    Genç yaşta 2007 yılı aralık ayında Rabbine, ebedi âleme yürüdü. Mezarı Anamur-Bozyazı Lenger Köyü'ndedir.


    “KİMLİĞİM” adlı şiirinde kendisini şöyle anlatmıştı:



    Bin dokuz yüz altmış on mart doğumlu,

    Bozyazı’da Lenger köyümdür benim.

    Ebekız’dan doğma, Mustafa oğlu,

    Gümüşlü oymağı boyumdur benim.


    Karanlığa güneş doğsun istedim,

    Üstümüze rahmet yağsın istedim,

    Türk’ün başı göğe değsin istedim

    Oğuz Han, Yesevi dayımdır benim.


    Vurdular dirilttim hep hürriyeti,

    Aşkla kucakladım tamam ümmeti,

    Bir bildim dağılan bütün milleti,

    Türkmen, Kazak, Uygur soyumdur benim.


    Otuz yıl okudum, yirmi yıl yazdım,

    Çözülmez sanılan dertleri çözdüm,

    Sınırları yıktım, sınırlar çizdim,

    Amu derya , Tuna çayımdır benim.



    Bir zulüm sonrası çıktı curcuna,

    Öksüz bırakılmış dava borcuna,

    Sahipsiz bayrağı diktim burcuna,

    Olmazı oldurmak huyumdur benim.


    Fidan meyve verdi, çaldı yem marşı,

    Toz duman pazarlar, karıştı çarşı,

    Bir vermeden yüz bin alana karşı,

    Olmasa da olur payımdır benim.


    Susma Köylü Ozan, olur elbette,

    Millet hakikatı bulur elbette,

    Bozkurtlar mecliste ulur elbette,

    İşte… O zamanlar toyumdur benim.


    ANAMUR, HÜSEYİN GÜMÜS VE SEVDALARIM ÜZERİNE


    Sizlere tarih, doğa, yayla, deniz ve muz kelimelerini sıraladıktan sonra aklınıza neresi gelir desem, cevabınız hiç şüphesiz Anamur olacaktır.



    Türkiye'nin en güney ucu olan Anamur’u tanıtmama bilmem gerek var mı? Son on yılda yapılan hizmetlerle çehresi değişen, çalışkan olduğu kadar da vatanına ve milletine bağlı olan insanların yaşadığı Anamur. .



    Bundan yirmi üç yıl öncesi idi. O zaman Bozyazı henüz ilçe statüsüne kavuşmamıştı. Anamur çok daha köhne, adeta bir köy görünümündeydi. Elbette Ören ve Çarıklar beldeleri de yine o yıllarda köydü. O yıllarda bu güzel ilçenin yayla köylerinde bir yaz vaktinde halk kültürü ürünlerini derlemiştim. İşte o yılların Anamur'unda yayla yollan asfalt değildi, ulaşım da bugünkü kadar kolay ve rahat değildi. Sabaha karşı üzerinde saman hararla yüklü bir kamyona binip, Anamur'a doğru yola çıkarken günün birinde o bölgede yetişecek insanlarla içli dışlı olacağımı da belki hiç düşünememiştim.



    Yıllar -hem de acımasız yıllar- geçtikçe bizler de öbür tarafa doğru kürek çekmeye devam ediyorduk. Ancak hayat denilen yolculukta 1999 seçimleri dolayısıyla Silifke, Taşucu, Boğsak, Akdere, Ovacık, Hırmanlı, Büyükeceli, Babadıl, Aydıncık, Tekeli, Tekmen, Bozyazı üzerinden Anamur'a vardığımızda ilk ziyaret edeceğimiz bir bey vardı. Orta boylu, saçları biraz dökülmüş bir bey vardı. Elimi ilk sıktığında onu pek de tanımadığımı sonradan hissedecektim. Bir tarafta var gücüyle sıcağa karşı var gücü ile çalışan klima, öbür tarafta Prof. Dr. Akif Akkuş ile ülke meselelerini tartışan Hüseyin Gümüş... Anladım ki iki MHP milletvekili adayı yan yanaydı. Sohbet sohbet derken karşıma bir de 'Köylü Ozan' çıkmaz mı? Şiirlerini okudum, güzeldi, benim de ruhumu okşuyordu.


    'Kim bu Köylü Ozan?' dedim.

    Hüseyin Gümüş Bey gülerek:

    'Ben' dedi.



    Akşam olduğunda; 'geceye gideceğiz' dediler... Sahile doğru vardığımızda bir de ne göreyim, stadyumun içini, dışını Anamurlular doldurmuş. Adeta yer gök inliyor. Yüzyılımızın Karaca Oğlan'ı olarak tanımlanan Mustafa Yıldızdoğan da hemşehrilerimi coşturuyordu. O mahşeri kalabalığın arasında Hüseyin Gümüş’ün ve Anamur'daki ağırlığını daha iyi hissettim.



    Sonra mı? Bir bayram gezmesi sırasında Türkiye Kamu-Senin Anamur şubesini ziyaret etmiştim. Yanımda kardeşim Ramazan ve arkadaşları da vardı. Hüseyin Bey'i aradık. Top oynuyormuş, ancak adımızı duyunca hemen oyunu bırakarak yanımıza geldi. Aynı günün gündüzlünde de sendikaya eski Mersin Milletvekili Sayın Ali Güngör ziyaret etmiş. Kapının ağzından konuşmaları dinleyen Hüseyin Gümüş, Ali Güngör'le ilgili olarak müthiş tespitler yaptı. 'Ali Bey haklı' dedikten sonra bir 'ancak!!!' dedi ki sormayın gitsin. Vedalaşıp ayrıldıktan sonra biz Silifke'ye doğru yola çıkarken kardeşim Ramazan; 'ağabey keşke bu beşlinin yerine bu adam milletvekili olsaydı' dedi. Ramazan haklıydı. Çünkü beşliden hiç birsi belli konularda onu tatmin edememişti. Hatta onu adam hesabına bile almamışlardı!



    Müsaadenizle bir sonra daha diyeceğim, Hüseyin Beyle dostluğumuz o kadar arttı ki, Konya-Anamur derken günün birinde Abanoz Yaylası'nda eşim ve çocuklarımla Gümüş ailesinin misafiri olduk. Üç katlı yayla evlerinin balkonunda geçen samimi, candan sohbetlerinde sadece Hüseyin Gümüş'ü değil; muhterem eşleri Fadime Hanımefendi ve dört çocuklarını da çok iyi tanıdım. Galiba o geceki hatıralarımda bir de bana masal anlatan küçük kızın (şimdi büyüdü, görsem tanıyamam) sevecen, samimi tavırları unutmamalıyım.



    Zaman tünelindeki yolculuklarımızda Hüseyin ve Fadime Gümüş çiftinin samimi, güzel dostluklarına iki Gümüş daha katıldı: Ahmet Şeref Gümüş ve oğlu Muhammet Raşit Gümüş...



    Gümüş ailesi 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan 22. dönem milletvekilliği seçiminde MHP'den aday olmam sırasında ve sonrasında, bana o kadar çok yardım ettiler ki, onu ne bu kalem yazabilir, ne de ben anlatabilirim. Hepsinden Allah razı olsun…
    Anamurlu çalışkandır. Anamurlu üretkendir. Anamurlunun ayağındaki lastik ayakkabısında kırk yama vardır. Bacağındaki şalvar lime lime erimiştir; ama o vakti gelince yokluğuna rağmen devletine olan vergi borcunu öder, zamanı gelince oğlunu vatanî hizmeti için gözünü kırpmadan kışlaya gönderir. Vakti gelince de:

    'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır

    Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır' mısralarında yerini bulan ideal uğuruna civanlarını kara toprakla kavuşturur. Tıpkı Yıldız hemşirenin kocasında olduğu gibi...
    Anamurlu değişik siyasi partilere oy verebilir ancak hepsinin ortak bir ideali vardır: 'Bayrak inmez, ezan susmaz, vatan bölünmez, şehitler ölmez.'



    Anamurlu il olamamaktan şikâyetçidir. Anamurlu Mersin-Antalya yolunun yapılmamasından şikâyetçidir; ancak hiçbir zaman devletine asi değildir.



    Anamurlu Taşeli dediğimiz bölgede adına yakışır bir üniversite istemektedir. Çünkü onlar bütün kötülüklerin temelinde cehaletin yattığını çok iyi bilmektedirler.
    Anamurlu ürettiği çileği, muzu iç pazarın yanında dışarıya da satmak istemektedir. Onun için de ülkemizin idaresini elinde bulunduranlardan destek beklemektedir.
    Hüseyin Gümüş'ün sevdalarına gelince, onun sevdası 1980'li Yıllarda Kardeleni ile başlar ve onun sevdaları bütün çabalarına rağmen özürlü bir vatandaşımızın kulübesine telefon çekilmemesi karşısındaki isyanına doğru giden mısralarıyla doruk noktasına ulaşır.



    Hüseyin Gümüşün altı bölümden ibaret olan sevdalarında, Kardeleninin dışında Anamur ve köyleri; yaylaları var. Onun sevdalarında üç büyük lider Oğuz Han, Atatürk ve Türkeş var. Onun sevdasında Tanrı Dağları, Urumçi, gök bayrak var.



    Onun sevdalarında göğ Hazar'ın doğu ve batı yakası var. Onun sevdalarında ülkeyi soyup soğana çeviren insanları taşlamaları var. Onun sevdalarında ülkemizin her seçim döneminde gündeme getirilen fakat bir türlü çözüm bulamayan yaraları var. Kısacası Hüseyin Gümüş bir Türkiye ve Türk dünyası sevdalısı, 44 yaşında yiğit bir alp erendir ...(2004Yılı için.)



    Onun sevdalarında tarihi bulacaksınız, onun sevdalarında Türkiye'nin güzelliklerini, kelimelerin yerli yerine kullanılışını bulacaksınız. Onda şairin sanat gücünü bulacaksınız. Onun mısralarını okuduğunuzda halk şiirinin güzelliklerini göreceksiniz...



    Hüseyin Gümüş, şiirlerinde Hüseyin ve Köylü Ozan mahlaslarını kullanır, bazen de şiirlerinde mahlas kullanmaz.



    Onun sevdalarında gelecek on yıllarda başımıza gelecek olan vahim olayların haberi var.



    Hüseyin Gümüş bir ozan değildir, çünkü o saz çalmamaktadır. Ona biz ilim dilinde 'kalem şuarası', 'kalem şairi' diyoruz. Ancak onun kalem şairi olması onun 'Köylü Ozan' olmasını engellemez.



    Galiba 1999–2002 yılları arasıda çok üzülmüş olacak ki kalem ve kâğıt biraz rafa kalkmış, heyecan dolu kalemin mürekkebi azalmış veya azaltılmış.



    Hüseyin Gümüş Bey, şiirlerinden bazılarını çıkarmamamı istemişti. Ancak ben onun gönül dünyasına müdahaleyi pek uygun görmüyorum. Bu sebepten şiir seçimi işini büyük ölçüde kendisine bıraktım. Kısacası buradaki şiirlerin seçimi Köylü Ozan Hüseyin Gümüş'ün gönül dünyasından serpilen damlalardır.



    'Özgeçmişim' başlığı altında da görüleceği üzere Hüseyin Gümüş şair olmanın yanında yazarlığı da olan bir dostumuzdur. Onun nesirlerinde de, şiirlerinde olduğu gibi sert huylu bir kalem vardır. Önümüzdeki yıllarda Sayın Hüseyin Gümüş'ün, arkadaşları ve hemşehrileri tarafından değerlendirileceğine inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle, Hüseyin Gümüş, muhterem eşleri Fadime Hanımefendi ve dört yavrularına yüce Allah'tan sağlık mutlu ömürler dilerken, Sayın Gümüş'ü de bizlere böylesine güzel bir eser kazandırdığı için tebrik ediyorum.


    03 Mayıs 2004

    Prof. Dr. Ali Berat ALPTEKİN



    HAKKINDA YAZILANLAR



    11 Temmuz 2004 Pazar - H.O. Tercüman

    Sırrı Yüksel Cebeci



    Anamur'da Bir Alp Eren



    ANAMUR, Türkiye'nin en güney ucu... Tarih ve doğa iç içe burada.. Bunlara denizi, yaylaları ve hele muzu da eklerseniz, ortaya bir cennet çıkıyor.



    Yazımızın başlığı yanlış yorumlanmasın. Anamur'da tek alp eren yaşamıyor. Bütün Anamurlular alp eren...



    Prof. Dr. Ali Berat Alptekin'in dediği gibi:



    - Anamurlu çalışkandır, Anamurlu üretkendir. Anamurlunun ayağındaki lastik ayakkabısında kırk yama vardır, bacağındaki şalvar lime lime erimiştir ama o vakti gelince yokluğuna rağmen devletine olan vergi borcunu öder, zamanı gelince oğlunu vatani hizmeti için gözünü kırpmadan kışlaya gönderir. Vakti gelince de: 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, /Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır' mısralarında yerini bulan ideal uğruna civanlarını kara toprağa kavuşturur.



    Anamurlu değişik siyasi partilere oy verebilir, ancak hepsinin ortak ideali vardır: 'Bayrak inmez, ezan susmaz, vatan bölünmez, şehitler ölmez.'



    Yalnız Anamurlu mudur alp eren? Hayır, Anadolu'nun her köşesi, Türkiye'nin her karışı yiğitlerin, alp erenlerin harman olduğu coğrafya parçasıdır.



    Anamurlu Hüseyin Gümüş'ün tek farkı ise, dilinden, yüreğinden ve gönlünden kopanları mısralara dökmesidir. Gizli militanlar gibi sanat ve edebiyatı bir ideolojinin tutsağı yapmadan... Ya da, yüreğinin sesini birtakım sanatsal kaygıların teklemesine uğratmadan...



    Bir Türkiye Sevdalısı



    HÜSEYİN Gümüş, şiirlerini, önsözünü Prof. Dr. Ali Berat Alptekin'in yazdığı bir kitapta toplamış. Kitabın adı, 'Sevdalarım'...



    'Hüseyin Gümüş'ün altı bölümden ibaret olan sevdalarında, Kardelenin dışında Anamur ve köyleri, yaylaları var. Onun sevdalarında üç büyük lider Oğuz Han, Atatürk ve Türkeş var. Onun sevdasında Tanrı Dağları, Urumçi, Gök Bayrak var. Onun sevdalarında göğ Hazar'ın doğu ve batı yakası var. Onun sevdalarında ülkeyi soyup soğana çeviren insanları taşlamaları var. Onun sevdalarında ülkemizin her seçim döneminde gündeme getirilen fakat bir türlü çözüm bulunamayan yaraları var. Kısacası Hüseyin Gümüş bir Türkiye ve Türk dünyası sevdalısı, 44 yaşında yiğit bir alp erendir' diyor Prof. Alptekin önsözde.



    Şair, kitabının arka kapağına sekiz dörtlükten oluşan 'Kimliğim' başlıklı şiirini koymuş. Şiirinin iki dörtlüğü şöyle:



    'Karanlığa güneş doğsun istedim, /Üstümüze rahmet yağsın istedim,/ Türk'ün başı göğe değsin istedim, /Oğuz Han, Yesevi dayımdır benim.



    Vurdular, dirilttim hep hürriyeti, /Aşkla kucakladım tamam ümmeti, / Bir bildim dağılan bütün milleti, /Türkmen, Kazak, Uygur soyumdur benim.'



    Yeni Alp Erenler



    ŞAİR, askerlik görevini Sarıkamış'ta yaptığı için, bu şirin ilçemizle ilgili esintilere de rastlanıyor kitapta. 'Sarıkamış Şehitlerine' başlıklı şiir bunlardan biri:



    'Köprüköy'den Horasan'a yol aldık, /Hedef Bakü şehri idi şahlandık, /Sarıkamış ormanına dal olduk, /Dayan Mehmet sabahlara az kaldı...



    Soğuk vardı, tipi vardı her yanda, /Potin de yok, ceket de yok derman da, /Donmak da var da, dönmek yoktu fermanda, donduk gardaş, donduk ama kurtulduk.'
    Anamur'da serbest mali müşavirlik yapan, politikayla da uğraşan, hatta bir dönem milletvekili adayı bile olan Hüseyin Gümüş'ün Rumeysa Olcay, Alparslan İslam, Selcen Hilal ve Oğuz Han adlarında dört çocuğu var.



    Türkiye sevdalısı şair, ülkesi için yeni alp erenler de yetiştiriyor.



    Bu Makale Hakkında;



    Sırrı Yüksel Cebeci tarafından yazılan bu makale, 11 Temmuz 2004 Pazar günü yayınlanan H.O. Tercüman Gazetesindeki köşe yazısıdır.


    ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER



    GAYRET


    On iki yaşımda yaktığım ateş

    Sönmedi, sönmedi, sönmedi gardaş…

    Yüreğimde kopan sonsuz fırtına

    Dinmedi, dinmedi, dinmedi gardaş…



    Bekledim zindana giden yiğidi

    Dönmedi, dönmedi, dönmedi gardaş…

    Üfledim, üfledim sönmemiş kömürü

    Yanmadı, yanmadı, yanmadı gardaş…


    Hüseyin GÜMÜŞ Anamur- 20.06.1992

    Sevdalarım Sf-22



    VAR MISIN?


    Omuzumda derdin yüklü,

    Koşacağım el verirsen.

    Gönlümde bir vatan saklı,

    Aşacağım dil verirsen.


    Bu günleri bile bile,

    Yirmi beş yıl çektim çile,

    Olgunlaşıp geldim dile,

    Pişeceğim kül verirsen.


    Tehlikeli virajlardan,

    Bağlandığın garajlardan,

    Bizi tutan barajlardan,

    Taşacağım sel verirsen.


    Müjdem, yıldızlara aya,

    İster uçup, ister yaya,

    Toroslardan tüm dünyaya,

    Eseceğim yel verirsen.


    Köylü Ozan yetti artık,

    Hamur maya tuttu artık,

    Ümitsizlik bitti artık,

    Coşacağım yol verirsen.


    Hüseyin GÜMÜŞ Anamur- 05.08.1998

    Sevdalarım Sf–49


    KARDELEN


    Kalbimin içinde bir kitap açtım,

    Okudum içinde Kardelen yazar.

    Memleketi adım adım dolaştım,

    Şehirde, köyünde Kardelen gezer.


    Ferhat gül istedi, Şirin elinden,

    Mecnun feryad eder Leyla çölünden,

    Ben şiir okurum, Kerem dilinden,

    Aslı’nın yerine Kardelen çözer.


    Kardelen’im arzularken gülmeyi,

    Köylü Ozan ister mi hiç ölmeyi,

    Boynuma takılan kırk kat ilmeği,

    Bir tanem, sultanım Kardelen çözer.


    Hüseyin GÜMÜŞ Mersin- 05.11.1981

    Sevdalarım Sf. 153



    Cevap Yaz
  • Sami Sarıca
    Sami Sarıca

    Sanırım bir isim benzerliği var sonradan fark ettim. Devlethan Yalvaç Beyin şiir yazdığı Hüseyin GÜMÜŞ
    HÜSEYİN GÜMÜŞ


    --------------------

    10.03.1960 Tarihinde İçel İli Anamur ilçesi Lenger köyünde(Simdi Bozyazı İlçesine bağlı) doğdu. Sekiz çocuklu bir ailenin beşinci çocuğudur. İlkokulu Anamur Kıbrıs İlkokulunda (1971), ortaokulu Anamur ortaokulunda (1974), liseyi Mersin Ticaret Lisesinde (1977), yüksek öğrenimini Adana İktisadi Ticari İlimler Akademisi'nde 1981 Yılında bitirdi.



    1982 yılında İstanbul Levazım Maliye okulunda başladığı askerlik hizmetini, 1983 yılında Sarıkamış’ta yedek subay olarak tamamladı.



    1983 yılında Anamur'da Serbest Muhasebeci Mali Müşavirliğe başladı.2007 yılına kadar bu işle meşgul oldu.



    1985 Yılında Fadime Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Rumeysa Olcay (1986), Alparslan İslâm (1987), Selcen Hilâl (1991) ve Oğuz Han (1997) adlarında dört çocuğu dünyaya geldi.



    Bütün hayatı boyunca Türklük ve İslâm davasının savunucusu oldu. Bu davanın siyasi hareketi 12 Eylül 1980'de kapatıldıktan sonra soma; rahmetli Başbuğ Mamak zindanlarına yatarken ve hapisten çıktıktan sonra hareketin Anamur'daki bayraktarlığını yaptı. Bu cümleden olmak üzere 1986 yılında Milliyetçi Çalışma Partisi'ni bir grup arkadaşıyla Anamur'da kurarak ilçe başkanlığı görevini yürüttü. Milliyetçi Çalışma Partisinin; Milliyetçi Hareket Partisi adını almasından sonra bu partinin çatısı altında hizmetlerini sürdürdü. Milliyetçi Hareket Partisi 1991 ve 1995 milletvekillikleri aday adaylıkları ile 1995 Mahalli İçel İl Genel Meclisi Seçimlerinde Anamur’dan İl Genel Meclisi Üyeliğine seçildi. 1994–1995 yıllarında il daimi encümenliği görevlerinde bulundu. Arkadaş canlısı, iyi bir hatipti.



    Güney'de Zafer (Anamur–1979–80), Anamur Ekspres (1986/87), Toros Haber (Anamur 1991/92), Memleketim (Alanya 1995), Akdeniz Postası (Aydıncık 1998), ve İstikbal (Mersin 1998) gazetelerinde haftalık yazılar yazdı.



    Çeşitli gazetelerde zaman zaman duygulu, vurgulu, akıcı, eleştirel ve çok güzel anlamlarla yüklü şiirler yayımladı. 10 Haziran 2004 tarihinde şiir çalışmalarını 200 sayfalık “SEVDALARIM” adlı şiir kitabında toplayıp yayımladı. Şiirlerinde genellikle Hüseyin ve Köylü Ozan mahlaslarını kullanmıştır.



    Yazarın yayımlanmaya hazır bir şiir ve hikâye kitabı olduğunu ailesi ifade etmektedir.





    Genç yaşta 2007 yılı aralık ayında Rabbine, ebedi âleme yürüdü. Mezarı Anamur-Bozyazı Lenger Köyü'ndedir.


    Cevap Yaz
  • Sami Sarıca
    Sami Sarıca

    Unutulmayanlar ölmez, insanların vefalı dostları olması olması ne güzel. Kutlarım saygılarımla.

    Cevap Yaz
  • Devlethan Yalvaç
    Devlethan Yalvaç

    Uatanın Mekanı cennet olsun

    Cevap Yaz
  • Devlethan Yalvaç
    Devlethan Yalvaç

    Gitti

    Hüseyin Gümüşe

    Yaktı yürekleri yiğidin hası,
    Beraber yürürken solladı gitti.
    Arkadaştı, dosttu vardı dahası,
    Normal bir fiskeyle salladı GİTTİ...

    Sevdalarım oldu soysuz kabusu,
    Söyleyip yazdığı onun namusu,
    Beldenin, bedenin olmaz konusu,
    Gönlümde bayrağı yelledi GİTTİ...

    Türkiye sevdası, neşesi, yası,
    Hep kırmızı beyaz renkti boyası,
    Ömrünce hükmetti, iman mayası,
    Her adrese eser pulladı GİTTİ...

    Pamuktan yumuşak, çelikten sertti,
    Sözünün ardında bir civan mertti,
    Dostluktan sevgiden yana cömertti,
    Yunus’ca sevgiler gülledi GİTTİ...

    Gece gündüz kader örmüş ağını
    Talan etmiş viran koymuş bağını,
    Biz daha beklerken, altın çağını,
    Soran dostlar selam yolladı GİTTİ...

    Devlethan Yalvaç

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (5)

Besir Demir