Ruhun duymaz saatlerin bendeki çığlıklarını.
Dakikalar birbirleri kovalaya dursun
Sensiz geçen saniyeleri bile sayar dururum
Yalancı bir ihbardır yüreğimde yankılanan
Senin gelmene kurulmuş alarmın sesi.
Günaydın küçük kelebeğim.
Daha uykunun aşkındasın,
Bir son buluşun ilk çığlığı kadar saf ve temizsin,
Yeni açan bir tomurcuk kadar yumuşak tenin
Ve beni sen yapan o mağrur yüreğin.
Çakmak karası düşler
Ruhumdaki göçleri kabartıyor.
Ölüm, yaşama inat yaklaşıyor tenime.
Boğazımda düğümlenense acılarım değil
Kalp atışlarımı yaratan nefesim oluyor.
Dışarıda bir aralık soğuğu.
Kar her an sona yaklaşan ömrüme inat,
Yine ve yeniden gelen aralığa inat,
Bembeyaz ve baharın habercisi gibi yağıyor.
Bedenim üşümüş denklemlerde
Aşk demişiz
Yalanların, oyunların, sahteliklerin
Ustaca içine serpildiği
Bir ummana.
Herkes pervasızca kendi rolünü oynuyor
Senin kadar güzel bir şeye alışkın değil yurdum.
Yüzündeki o pervasız masumluğun
Yurduma güneşi getirdiğini anlatabilmek isterdim sana.
Günlerimin ve gecelerimin ardı arkası kesilmez
Beklemelere dönüştüğünü anlatabilmek isterdim.
Gözlerinin derinliğine eş olabilmek için
Hani hep herkese olur sanırız ya
O eksik düşler arkası hikâyeler
Hani gördüğümüz ve yüreğimizin ortasında
Beynimizin bir köşesinde
Tadını hala unutamadığımız
Ama asla tamamen hatırlayamadığımız
Ben aşkı sıralı cümlelerde yaşayamam sevgili.
Darma duman hayatımı
Darma dağın cümlelerle anlatırken aşklaşırım.
Elinde ki yaraya, o küçücük sızılarına
Ömrümü kurban veririm.
Bana okuduğun lanetler benimdir,
Şimdi lanetlerini yolla benliğimin.
Umarsızca ama şehvetle öpüşmeye hazır dudaklarında
Öksüzlüğüme yağan yağmurlar gibi
Lanetler biriktirmişsin beni bekleme duraklarında.
Dışarıda yeni bir gün doğmaya hazırlanıyor.
Odamdaysa gelecek yeni geceye
Telaşlı ve rutubet kokan bir koşuşturma.
Gece hep beni beklercesine
Her kapının arkasında sessiz pusuda.
Bitap düşmüş bedenim,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!