uzun mesele
Agit
Şafak gülüyor renkli sabahın ışıltısına
Eyvaah, sayısız gün, dün ve yarın arasında
Günler fark edilmiyor sarp kayalı yokuşlarda
Ölümün gölgesi ilerliyor sol tarafıma
Ağaçlar tomurcuk gonca çiçek açtı
Bir lale tadında nektar aroması
İlk görüşte ilk aşk, kalbim hızlı çarptı
Zihin duygularla başa çıkamadı
Kumlukta dalgalandı, toz kasırgası
Dünyanın ilk yerleşim yeri olan Anadolu
Iki bin yıl kesintisiz Savaşlar oldu
Bazen Diyalog ve bazen Sessizlik oldu
Nice Devlet-i Medeniyetler kuruldu
Cilalı taş Devrinde, Avcı Topluluğu
Bu aşk bitti artık, gözlerimde yaş akar
Acı çekiyorum her gün, yüreğim sızlar
Radyoda dinlediğim mukaddem şarkılar
Gözlerimde canlanıyor eski anılar
Nemli duvarda asılı, solgun resmin var
Anlaşıldı; bana diyeceksin elveda
Tuhaf bir hayatın olduğu bu ruh dünyasında
Yükselen dumanın gölgesi girdi aramıza
Kuş koyarken başını kanatlarının altına
Anlaşıldı; beni terk edeceksin en sonunda
Seni aradım
Kuşların sesiyle sabah erken uyandım
Sağa baktım, sola baktım elimi açtım
Bismişah dedim, yukarı baktım, yalvardım
Ama sana dair, hiç bir iz bulamadım
Sen yaban elde yalnız - Kimsesiz
Ben burada boynu bükük - Çaresiz
Velhasıl Gözümde Fer kalmadı
Ay dediğin yıl oldu - Dön artık
Bu gece Efkâr kapımı çaldı
Bana yaklaşma!
Her türlü, felaket yıkım ve bela
İki kutup! tüm dünya! deniz, kara
Felaketle başa çıkarım ama
Her halükarda, sen bana yaklaşma
Bastı çığlık, ağlıyor dünya
Boş karanlığın derinliklerinde
Anlık zaferde, uzun yenilgide
Sırtı duvara, gözleri ateşe
Bir toz kasırgası, yerden yelpaze
Belli belirsiz fısıldayan Sesler...
Kulaklarımızı rahatsız eder...
Ey kardeşler!
Bunlar sivri sinekler...
İğneleri batar,
kanımızı emerler.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!