yine kavgalıyım feleğinen
hakime mi gidem yoksa savcıya
gönderir yakasız kolsuz yeleğinen
hakime mi gidem yoksa savcıya
ömrüm bir bahar bir yaz geçti
gidiyor suya helkeler omuzunda
ya yirmidokuzunda ya otuzunda
dekolte giyerdi baharında yazında
her gördükçe öldürürdü beni
sevda için düşmüşler dağlara
bilerek incitmedim yerdeki karıncayı
duman çımaz kapatırsan bacayı
ne hacıyı dinledim ne de hocayı
boş laflara karnım toktur tok
bulamadım yeğen bir kuru ekmek
şu divriğinin taşı toprağı
altındandır beyim altından
önünden geçer çaltı ırmağı
altındandır beyim altından
efendidir insanları esnafı
koyma suylan değirmen dönmez
yarısı dökülür yarısı konmaz
gönül sevmezzse benden yanmaz
istersen seksen yıl su taşı
bir ağaca bağlarsan suyu
çok uğraşma hırsız feleğinen
ömrümden ömür çalıp da gitti
gönderir seni yakısız yeleğinen
beş metre bezi sarıp da gitti
ne aş istersin ne de ekmek
kendim bıçak alem kuyruk
kes kesebildiğin kadarı
soyunmuş nerden geliyor sıyrık
küs küsebildiğin kadarı
tükürmüşler kurbağaya dalmış göle
işte malım işte servetim
ye yiyebildiğin kadarı
kurbanıyım bir cehaletin
de diyebildiğin kadarı
eşyadan girilmez koca konak
dünyada olsaydım en bilgili
aşkı çeke çeke kıracağım dingili
güzel beğenilmek için tararken külü
seni bende başka alan olmayacak
el ele dolaşak cennetler adasında
miskin miskin evde otururken
pire sırtlamış deveyi götürürken
şifa olsun diye iğnesini batırırken
yine birşeyler geldi aklıma
sineğin elinden düşmüyor sazı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!