On üç asır ötede kalbim ribata durdu
Hicaz’dan gelen atlı Fırat’a mesken kurdu
Yüreğimde kaynadı sımsıcak bir Kerbela
Gökyüzünü kuşattı ağu renginde bela
Gülistanda nardayım, kalmadı ölçü şiar
Uçmağa varmak ile tamu da olmak şikar
‘’Halkın kalbi seninle demiş idi Ferezdak
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Vallahi bu mübarek insanlara zulüm yapanlara bugün Hazret diyenlerle karşılaşabiliyoruz.
Ben de bir Halk Ozanı olarak çok yazdım, çok çaldım söyledim... bu konu hakkında..
Yıllar yılı kan ağlıyor Orta doğu...elli, altmış İslam ülkesinin İki yakası bir araya gelmiyor acaba neden? Çünkü o topraklar beddualı...bundan sonrada perişan olmaya devam edecektir.Bunların hiç biri doğru dürüst Kitap falan okumaz,dinin gereğini yapmazlar...petrol parası bunları kudurtmuş...pek çoğu sapkın....Peygamberimizin ümmetindeniz derler lakin On İki İmamdan iki tane isim sayamazlar...bu yurdumuz içinde geçerli...al birini vur birine...bu topraklarda neden huzur yok,neden bereket yok...Muaviye ve Yezid'e Hazret demeye devam etsinler...
Çok mükemmel yazmışsınız değerli dost...bu konuyu herkes yazamaz,herkesin harcı değil .Önce yürek ,sonra bilgi gerek....yürekten kutluyorum selamlar.....
Bu dünyada belki en açı bir olay belki
böyle bir vahşet bu kadar açı olmamışdyr
yazmakla bitmeyecek bir olay kerbala olayı
Mazlum hüseyni katledenler mahşerde nasıl bir hesap
verecekler çok teşekürler sağ olun var olun
Hazreti Hüseyne selam olsun
Yüreğinize, kaleminize sağlık Derviş hocam.
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
Yüreğinize emeğinize sağlık. İçimizi yakan bir anlatım. Kaleminiz daim olsun.
Okurken yüreğimin tiktakları değişti.
Ürperdim. Yaşadım...
Süper olmuş.
Yoğunluk çok fazla.
Ellerinize yüreğinize sağlık.
Zalimler dünyada doksan yaşıyorsa, mazlumlar hem dünyada hem de ahirette sonsuza kadar yaşayacaktır. Şiirde hüzünlü bir duygu vardır. Tebrik ederim.
"Şahların mahzenine zehir döktü geceler
Bir baş için rint oldu haramzâde cüceler"
Kerbela... her devrin sancısı. Yürekten kutluyorum. Etkileyici bir kaleminiz var.Tebrik ediyorum.
Şiiri bugün tekrar okudum. Okuyunca şiirin büyüsü ile iki kıtada ben kaleme aldım. Bitmez bir kederdir Kerbela.
Ey Peygamberin sevgili torunu Hüseyin
Ey Resulün sevgili emaneti Hüseyin
Ey Nebinin sevgili reyhânesi Hüseyin
Sana nasıl kıyıp da şehit ettiler eyvah!
Sen ki Resulle ne güzel oyunlar oynardın
Bazen namazda secdede sırtına çıkardın
Resule sarılır elinden tutar gezerdin
İnsanlık bitti o gün, kurulunca tezgâh
Tebrik ederim.
Bu şiir ile ilgili 16 tane yorum bulunmakta