(ا ب ت ث ج ح خ د ذ ر ز س ش ص ض ;)
ELİF.. ا
kısmen var olan bir dünyalıya
hayatın ve zamanın kapılarından girsin diye verilmiş
bir anahtar
bir nefes açıcı
dünyanın dumanından daralan
zihinlere
noktanın selametinden uzak
kibrin isyanına ateş çakmasından
ve uzak duvarlarında yankılanmasından
bir yaralı meleğin
aşkın yanlış anlaşılmasından doğan isyanın
bastırılmasında kullanılacak ilk sesleniş
BE.. ب
kuzey rüzgarından çok şey bekliyor insan
geçmiş zamanların tozlu hikayelerinde adı sıklıkla geçen
bir serinlik kaynağı olarak
oysa çölde aynı hızda akmaz zaman
akmaz kumlar bir genel sükunete doğru
burası bir başlangıç noktasından bir durak ilerisidir
burada hüznün bir insanlık ağıdına dönüştüğü söylenir
efsaneler durmadan akar yeryüzülü damarlarında
kısa ömür sahibi uzun insanların
TE.. ت
buraya çok uzaktır artık
bu durduğumuz yere çok çok uzakta
kıyısına elmalar vuran o tuzsuz deniz
bir yargıç asaletiyle ve
bir aşkın kanamasıyla yaklaşan akşam
artık çok uzak bir kıyısındadır matem-atiğin
bu güz günleri çok tanıdık
bu yeryüzü çok pişmanlık
SE.. ث
suçumuz bir aygıt tarafından tespit edilmektir
bu çağda barkod numarası olmadan sokakta gezmek
firavuna musalık yapmaya denktir handiyse
öyleyse
uzasın sakallarımız on dört asır önceye
CİM.. ج
kumral kuşlar uçuyor çöl semalarında
üstlerinde denizden kalma uzaklık kokusu
biraz kış uykusuzluğu ve biraz akrep dargınlığıyla
kumral kuşlar
uçuyor
çöl semalarında
HA.. ح
korkmuyorlar artık kuşlar bomba sesinden
bu
dünyayı daha da katlanılmaz bir yer yapar mı
esneyen bir füze yapar mı bundan mühendisler
bir kırım ülkesi çıkar mı
bir boşnak kız olur mu bu anlam
oysa köprüden ilk geçen kralımızdır
bu kente ilk giren kördüğümdür
herşeyin bir başlangıç sayılması sonradan
HI..(boğazdan hırıltılı) خ
kan bir adalet aracı sayılır hala
kumda duruşuna şiirler yazılır mı yazılır
kum bir cinayet kesinliğinde çölde savrulsa ve
bize bir tren yolu hediye etse ne güzel
ne kadar güzel durur
boğazımızda kan şelaleleri
içimizde keder en üst düzeyde
kudüs her daim bir imkanın şarkısıdır
DAL.. د
kuyuya bir kuş düştü
bu kuş
uzun zaman önce yusuf diye bilinirdi gökyüzünde
sesine yuva yapmış binlerce kartalla birlikte bu küçük kuş
irice bir ideolojinin yaprak dökümünden besler uçuşlarını
harfin semantik yöneliminden ve
fonetik metaforundan dolayı bu kuş
hiç konmayı düşünür mü bilinmez
dal'a
bazı gecelere çok yakışır
şeytanın ızdırabı
kadir oğluyum iyi bilirim
kuşları ve iblisi ağlatmayı
ZÊL (peltek) ذ
ucunda gökgürültüleri olan devrimlerle
duanın inzivasına dalmaya niyetlidir temmuz
her iki kişiden biri liberal diğeri aşık
yaşamak izi sıralı göğüslerinde ve
bir ucuna lâl terennümler
diğer uca asi bağırışlarla
ve fakat hep konuşarak ulaşıyorlar yağmura
denizin dünyayı sislediği demdir
suyun yerinde duramadığı
ağır aksak bir yaz sonu söylencesidir
bu temmuz
bu gürültü
bu sürü
RA.. ر
dalgın yürek eski ahitten kalma bir rüyaya
emisyon hacmine sığmayacak kadar kul
grafiklerde görülmeyecek kadar günahkar
ellerimiz tertemiz
tertemiz ellerimiz srebrenitsayı saymazsak
ellerimiz ter ellerimiz temiz
kıyısında ağıda durduğumuz şu orak
ve pazularımızı emen şu çekici yok sayarsak
kokar yine akşam gülleri
durmak bilmeden kokar
sözün bir kefesinde ekmek
diğerinde bulutlar
ZE.. ز
kovulmuşlar arz titreyişlerinden
korkuları da kokuları da artistik
biletlerle girilir kalplerine
aşkları sinematografik
geceyi uzatan ateş böceklerine selam
ahını uzaya doğru soluyan yeryüzünün
en kıdemli canavarıdır insan
SİN.. س
İki batında bir alem doğuran anne
ilkinde ateşi insanı ve dağları öfkeyi zulmü ve zeytini
ikinci batında
sadece suyu doğuran anne
sin
dünyayı maviden ve siyahtan
bir tabloya doğru ıkınan
genişleyen genleşen
suyu ahı ve yeşili doğuran anne-SİN
ŞIN.. ش
bana kargışlı cümleler kurma
melodik bir varsayımla gir
şu önümüzde gökle birlikte ışıldayan vadinin
iki yakasından
bir noktadan uzayıp durur anneliğin
ve her satır başında bir sürüdür gözlerin kelamın yaylasına
bulutlar da söner elbet bu yangında
yağmurlar da kurur
ısın kitap seslerinde durma ı-ŞIN
gözlerin geçer bulutlar gibi
gözlerimin göğünden
SAD.. ص
göğsüme ince yapraklar gibi
güz düşer yaz demeden
inleyen bir ezgidir şimdi
merhamet ve inşirah
kutlu bir kurtla çıktık
demir ergisi dağlardan ki
göğsümüze hazin topraklar gibi
güz düşer
yaz demeden
bir harfin yanmasıyla küllenen gökyüzüne
güz düşer
yaz demeden
DAD.. ض
bu bendeki ben değil
belki sendir belki ben
sende benden sen varsa
bir ben var sana bende
..
muhtelifzAMANlar ٢ ٠ ١ ٢
Şükrü ÖzmenKayıt Tarihi : 2.12.2012 17:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
elifbetesecimhahıdalzelrezesinşınsaddad..
belki sendir belki ben
sende benden sen varsa
bir ben var sana bende
Gelişte bir vav vardır
Gidişte de elif
Ol olabilirsen
Suallerdeki cevaba dil
Hurufat hucurat olmuş üstad, tebrikler ve selamlar...
Sizin taptığınız benîm ayağımın altındadır..
iza dehallesinu veş-şın. zahere kabru muhyiddin....
Sin şın'a dahil olunca, kabr-i Muhyiddin izhar olur...
Yanlışa,çirkine kötüye tapanları çarpar hurûfat ın şimşeği
Hurûfat; ürpermeyi icra i tesir etmiyorsa insanda, teshir etmiyordur hurufat o insana
levh i kalem den çakan şimşeklerdir harfler...lugatte ismini yitirmekle ulaşılır harflere...
Şöyle ki;
Ervah-ı Ezelden levh-i kalemden,
Bu benim bahtımı kara yazmışlar
bilirim güldürmez devr-i alemden
bir günümü yüz bin zâra yazmışlar
Dünyayı sevenler veli değildir,
canı terkedenler deli değildir
insanoğlu gamdan hali değildir
her birini bir efkâra yazmışlar
Dikkatimi çeken bir şey var, söylemeden geçemeyeceğim: arap harflerinin mahreçlerini 'çıkış yerlerini' çok iyi biliyorsunuz.Görünen o ki, Türkçeye olduğu kadar arap harflerinin telafuzuna da hakimiyetiniz mutlak.Kutlarım.
TÜM YORUMLAR (15)