Ben bir bilinmez yerdeyim
Ne hasretinde yanan mecnun
Ne de mahpushanede köleyim
Sadece serseri bir yolun
Pençesinde bir divaneyim
Soğuk demir parmaklıkların
Ardında yatan kuş gibiyim
Yırtıyor duvarları tırnaklarım
Yırtıyor esareti hoyrat ellerim
Arkasında demir parmaklıkların
Karanlık gölgesinde bir memurun
Nefret saçan çehresindeyim
Çatık kaş ve ince bir burun
Kaçak firari gözlerindeyim
Gölgesinde karanlık bir memurun
Yürüyorum avlusunda zindanın
Mermerinde topuk sesim; tak tak!
Bu korkunç mahzende tek yoldaşın
Bir çift ranza, yorgan ve yatak
Avlusunda yürüyorum zindanın
Üstümde dem tutmuş çatıların
Tüm zamanına çökmüş bedenim
Ebedi mahzenden bugün ve yarın
Tutsak aynaları parçalayan benim
Dem tutmuş üstümde çatıların
Taş duvarlarda sıkılmış bir yumruk
Zırhını giymiş göğe yükseliyor
Bilezikte pas tutmuş boyunduruk
Hücremden demir çığlıklar geliyor
Duvarlarda sıkılmış bir taş yumruk
Sonu yok bu korkusuzluğumun
Görünmez ordularla geziyorum
Sanki birden şahlanıyor ruhum
Karanlığın duvarlarını eziyorum
Yok sonu bu korkusuzluğumun
Ben bir bilinmez gerçeğim
Hür akar damarımda kanım
Hür yaşadım ben hür öleceğim
Lav gibi patlayan dev bir volkanım
Zindanımda özgürleşeceğim
Kayıt Tarihi : 14.9.2017 23:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!