Daha dün bir çocukken, uykusuz gecelerin,
Nurlu yüzüydü annem, kah ninni, kah masalla,
Şimdi ilk günkü gibi, anlamsız hecelerin,
Bittiği yer, son durak, bekler şimdi musalla.
Mahiyet belli değil, sırtım da yüküm ağır,
Muhakemede şimdi, hep yan yana zürriyet,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Güzel bir çalışmanın ürünü çok güzel bir şiir,emeğine yüreğine sağlık diyor tam puanımla alkışlıyorum.
Üstadım yürekten kutluyorum, mükemmel olmuş.
Saygı ve selamlarımı sunuyorum.
Sevgili üstadım.Her yönüyle anlamlı ibret dersi veren özü azla ifade eden insana benliğini haytırlatan güzel bir eser .zevkle okudum emeğine değerli kalemine duyarlı yüreğine sağlık tam puan ekleyerek gönülden kutlarım .hervşeyin güzel olması dileğimle sevgi ve saygılarımı sunarım Allaha emanet olun selam ve duam ile
Derin anlamıyla iki dörtlüğe sığdırılmış mükemmel anlatımlı şiir,beğeniyle okudum,emeğine yüreğine sağlık,tam puanımla kutlarım,tebrikler
Ah, Hürriyet; o ne efsunlu sözcüktür ki bir taraftan bana Cenap Şehabettin'den 'Hürriyetten daha güzel bir esaret vardır; Aşk..' sözünü hatırlatırken bir taraftan da merhum Cahit Sıtkı'nın ünlü Otuz Beş Yaş şiirinden 'Bir namazlık saltantın olacak o taht misali musalla taşında' dizesini hatırlttı nedense.
Hürriyet; sözcüğünün insanın ruhunu okşayan bir yanı bir gizemi olduğunu düşünürüm hep.Belki daha pek çok acı tatlı güzel anıları da canlandırır gözler önünde.Osman Bey kardeşim bu güzel şiirinizi ve kaleminizi kutluyorum. Ve 'H ü r r i y e t' başlıklı şiirimden bir bölüm takdim ediyorum, selam ve saygılarımla.
Ey heyula düşlerin masum yüzlü gerçeği
ey yitik baharların iniltili çiçeği
şimdi asırlar geçti düşün
aylardan Eylüldü bir sabah uyandım
içimi yakmıştı müstehzi gülüşün
veda vakti gelmişti nihayet
senden kalan her şeye
ey sükut-i hayalim canım H ü r r i y e t!
(Taşova, 13.12.2007)
Ali Rıza Atasoy
Yeşilırmak Şiir Vadisi Grubu
DERİN İÇERİKLİ BİR ÇALIŞMA BE ADAŞIM.KALEMİN VAR OLSUN.TAM PUANLA SELAM VE DUA.
anlamıda manasıda satırlarda gizli iki dörtlüktü yüreginize kaleminize saglık hocam saygıalırmla yıldırım şimşek
O bizi bekler, biz de onu. Bir gün kavuşuruz elbet. Kutlarım.
Anlam yüklü dizeleri saygı ile selamlıyorum.
Bu şiir ile ilgili 109 tane yorum bulunmakta