Hülya Ekmekçi Şiirleri - Şair Hülya Ekmekçi

0

TAKİPÇİ

Hülya Ekmekçi


şu vefa tarlasında, yorgun bir ırgatım ben
sabırla sevgi eker, huzur dostluk biçerim
heybeleri dolduran, riya sap yalan saman
kıtlıktan doğruluğu, tane tane seçerim

Devamını Oku
Hülya Ekmekçi

“ŞİİR ZİHİNLERDE YENİ UFUKLAR AÇMAKTIR”


Mustafa Emre — Sayın Hülya Ekmekçi, ilk şiir kitabınız yayımlandı, ilgi ile karşılandı. Kutlarız. İlk göz ağrısına benzeyen kitabın oluşum aşamalarını anlatır mısınız?

Hülya Ekmekçi — Öncelikle bu güzel söyleşi ve içten kutlamanız için yürekten teşekkür ederim Sayın Emre. İlk göz ağrısı çok doğru bir tespit efendim. İlk çocuk, ilk sevilen, emek verilen gibi çağrışımlar yapıyor. Kitabın oluşumu uzun bir süreçte gerçekleşti. Şiir ve ben bir bütündük, çocukluğumdan beri bu böyleydi. Bir şeyler yazar, defterlerde toplardım. Not kağıdına yazıp bir yerlerde unutulanları ise annem bulup verirdi. Sevinirdim. Kitap aklımda yoktu o zamanlar. Sadece yazmak yazmak yazmak vardı. Bir tutku, vazgeçilmez bir duyguydu benim için. İlk şiirlerimi iyi bulduğumu söyleyemem. Zaman geliştiriyor, geriye baktığınızda hataları daha iyi görmemizi sağlıyor. Bu da çok okuyup çalışarak gerçekleşiyor. Öyle bir gün geliyor ki şiirler defterlerden taşıyor, paylaşma arzusu gelişiyor. Ne yapabilirim derken internet ortamında bir edebiyat sitesi keşfederek düzeyli paylaşımların yapıldığı antoloji.com’ da paylaşmaya başladım şiirlerimi. Bu ortamda ülke genelinde hatta başka ülkelerde yaşayan birçok şair-yazar ile tanıştım, şiirlerime yaptıkları teşvik edici eleştiriler daha iyileri için güç verdi bana. Bu arada ben de onların şiirlerini takip ederken yeni ufuklara doğru ilerlediğimi hissediyordum. Aynı ortamda çeşitli gruplarla yaptığımız ortak şiir çalışmaları hece şiirlerinde gelişmemi sağladı. Ayak dörtlüğünü, hece ölçüsünü hazırladığım dörtlüklere katılımlarını sağlayarak Halk Edebiyatı tarzında uzun şiirler oluşturduk birçok dostumuzla. Bazen atışmalar yaptık, maniler yazdık birlikte. Birkaç şiir antolojisinde yer aldım. İlki “Deli Mavi Sevdalar” şiir antolojisi. İnternet ortamında hazırlanan bu kitap elime geçtiği gün çok duygulandım. İçinde üç şiirim bir de kısa bir özgeçmişim vardı. Emeğin karşılığı bu olsa gerekti. O gün kendi kitabımı yayımlama isteği duydum. Birden fazla kitap oluşturabilecek kadar şiirim olmasına rağmen biraz daha çalışmam gerektiğinin de bilincindeydim. Çünkü şiiri çok ciddiye alıyor, çok seviyordum. Sanırım şiir de beni sevmeye başlamıştı. İlk şiir antolojisinden sonra geçen birkaç yılda çalışmalarımı sürdürdüm. En büyük arzum şiir dosyamı edebiyata gönül vermiş ustalarımın incelemesiydi. Onların önerileri, uyarıları çok önemliydi benim için. Ve büyük gün geldi. O gün size ve Sayın Durmuş Ali Özkale’ye şiir dosyamı sunduğum gündür. Söyleyeceklerinizi çok iyi dinleyip uygulamalıydım. Ustalarımdan olumlu eleştiriler alınca kitabımın rengini görmeye başladım. Sonra adını düşünmeye başladım. Ardından içeriğini oluşturdum kafamda. Taslak güzeldi. Hemen dizgiye başladım. Kapak resmi ve tasarımı da çok önemliydi. Desteğinizle Sayın Hatice Güvel’in o ilk görüşte hayran olduğum, kitabın adına uygun bulduğum resmi kullandık. Böylece ilk göz ağrım “Uçurum Düşleri” doğdu. Basım aşamasında sizin ve Sayın Özkale’nin çok büyük desteği oldu. Bu mükemmel bir dayanışmaydı. Doğru yerde doğru insanlarla olmak ne yüce bir duyguydu. Tekrar teşekkür ediyorum emeği geçen ustalarıma ve dostlarıma.

Devamını Oku
Hülya Ekmekçi

Baharda açan çiçekleri görmek için TMMOB Ziraat Mühendisleri Odasının zemin katındaki küçük salondayız. İçeride loş bir aydınlık ve yüzlerimizi yalayan serin bir hava... Karşımızda yerlerini almış birbirinden güzide dostlarımız.
Hemen masanın sağ köşesinde Eğitimci-Yazar Hülya Ekmekçi hanımefendi, sol yanında yılların eskitemediği kır saçlarının kendisine bir ağırlık kazandırdığı muhterem Eğitimci-Edebiyatçı Durmuş Ali Özkale beyefendi, onun yanında yine olgunluk çağına adım atmış Gazeteci-Yazar Mehmet Taşar beyefendi, masanın sol tarafında ise yine bir çoğunuzun yakından tanıdığı şair dostum Mustafa Emre beyefendi.
Mustafa Emre’den sonra duvarda bir beyaz perde... daha 30-35 yıl önce yazlık sinemalardaki gençlik yıllarımız geldi gözlerimin önüne ve o perde beni bir hayal dünyasına götürdü. O günlerde yazın Adanalıların tek eğlence yeri olan yazlık sinemalar...
Hey gidi günler hey! ..
Şu karşımdaki izlediğimiz, Hülya Ekmekçi'nin şiirlere hazırladığı vıdeoların gösterildiği perde ne kadar duygulandırdı ve derin bir iç çektirdi...ne kadarda özlemişim o günleri...arkada bıraktığımız 40 yıl ve biz bu 40 yılda şimdi ne haldeyiz. Yüzlerimiz kırışmış, saçlarımız dökülmüş, tek-tük kalanlarsa bembeyaz! ..
Hani! .. Başımda fırtına/ Başımda ayaz/ Başımda kar/ dediğim anlar...

Devamını Oku
Hülya Ekmekçi

Sen ki kırmışsın kaç kere, uslan yüreği damalım
Ben, yükleri yüklemişim, usulca giden hamalım

Dolanır labirentinde, bu iki sefil, sen ve ben
Peki yüreklerin seli, coşup çağlaması neden?

Devamını Oku
Hülya Ekmekçi

Yarınları dert etme, gün bu gündür bilirsin
Sevilip özlenirsen, bil ki varsın arkadaş
Dostların etrafında, aranırsan gülersin
Bir köşede yalnızsan, o an harsın arkadaş

Boş sözlere inanıp, bulanıp ta durulma

Devamını Oku
Hülya Ekmekçi


Geçecekmi bu günler diyorsun
Günler, doludizgin yaban atlarıdır
Geçer gider
Yokuş yukarı koşsalar bile
Yürek yaralarına acı verip

Devamını Oku
Hülya Ekmekçi

(Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi- Aralık-2009)

Seninle tanışmamızı düşündüm. Bir bayram günü beş altı yaşlarındayım, babaannem ve dedemi ziyarete gelmiştik. Oturduğumuz evden çok farklıydın. O yaştaki çocuk gözüyle bile bunu fark etmiştim. Açıp kapatmaya boyumuzun ve gücümüzün yetmediği o büyük ve heybetli kapıların, sur gibi yüksek duvarların, bugün hâlâ aklımda. Ha, bir de o yıllardan kalan en unutamadığım şey, iç avludan yukarıya çıkan taş merdivenin kenarına sarılan mis kokulu hanımeli çiçekleri, babaannemin nefis yemekleri, renk renk bayram şekerleri.

Seninle tanışmamızdan tam üç yıl sonra sevgili babaannem çok ağır hastalandı. Kısa bir süre bizim oturduğumuz evde kaldı. Bu süre içerisinde onunla çok şey paylaştık. Bize sürekli “kaçkaç” yani seferberlik olaylarını anlatırdı. Cumhuriyet kurulmadan önce Adana’yı Fransızların işgal ettiği günlerde, Fransız askerleri, konağın içine kadar girmiş, yukarıya çıkmışlar, kundaktaki bebekleri görünce kimseye dokunmadan çekip gitmişler. Babaannem gözyaşları içinde her zaman anlatırdı bize bu olayları.
Şükürler olsun düşmanlardan kurtuldun, Cumhuriyetin kurulmasına da tanık oldun.

Devamını Oku
Hülya Ekmekçi


Sen; kanatlarını rüzgâra karşı çırpan
Bulutların arasından
Gökkuşağının arkasından
İçinde binlerce umutla
Ülkesine göz kırpan

Devamını Oku
Hülya Ekmekçi

Genç Şair Hülya Ekmekçi’nin ilk şiir kitabı ‘Uçurum Düşleri’ adını taşıyor. Kitap adı ile ilgi çekiyor önce. Çağrışımları olan bir başlık. Şiirin uçsuz bucaksız dünyasını çağrıştırıyor. Sonra kitabın kapak resmi, düzeni, rengi… Bir beğeni ürünü. Belli ki iyi tasarlanmış, uygulanmış. Kısacası ilginç bir kitapla karşı karşıyayız.
Şairin zengin bir iç dünyası var. Okurları uzak-yakın, düş-gerçek, soyut-somut ilişkileri ile çekiyor, kendi dünyasına götürüyor. O dünyada mutluluğumuzu ve mutsuzluğumuzu buluyoruz. Şair üzüntüleri sevince dönüştürmesini biliyor. Bu da şiirin gücünü gösteriyor. Bir de şu var: Düşlerini, gerçeklerini kendi iç dünyasından geçiren, süzen, damıtan şair şiirlerini de öyle sunuyor.
Bu arada şunu özellikle belirtmek gerekiyor: Şair, şiirlerine benziyor. Gerçekçi, doğal ve duyarlı. Her şair için bu iki özelliğin bir araya gelmesi güç. İlhan Berk söylemişti Behçet Necatigil için: Şiiri üstüne başına benziyor diye. Ekmekçi’nin şiiri ise yüreğine benziyor. Kitabın basım aşamasında izledim: Ne denli özenli ve sabırlıydı. Şiirlerini okuyunca buna karar verdim. Evet, şiire böylesine içten ve özverili yaklaşan bir insan şair olmaz mı? Üstelik iyi şair. Şair işini ciddiye alarak yola çıkmış. Geçmişi unutmadan geleceğe bakarak, bugünü önemseyerek… Sevgiyle emekle özenle…
Uçurum Düşleri bir ilk kitap olmanın eksik ve yanlışlarını taşımıyor. Şairin ileride pişmanlık duyabileceği türden bir durum da yok. Kitabın ilk şiiri bile anlamlı: “ Sonsuz Derinlik” İlk iki bölümünü okuyalım:

“ne düşmek içindir uçurumlar

Devamını Oku