Hiç durmadan çalışır
Bize bilgi öğretir
Bizleri çok sever
Sevgili öğretmenim
Hoşgörü ile davranır
Ben
Beyaz, narin papatyan
Her bir yaprağıma düşlerimi yazıp sundum sana
Belki gelirsin diye
Umutla boy verdim her doğan günde
Süzülen kartalda bakışlarını gördüm
Yaz be gülüm,
Hasretlerini, özlemlerini yaz bana....
Yanık yüreğini vur sazının teline
Kan damlayan yaprağından,
Rüzgar vurmuş bedeninden anlat...
Yele ver kokunu,
Dün yine;
Yürüdüm gecenin koynunda uzun uzun
Susmuş koca şehir… Kara teslim
Bir ben, bir ezilen beyazın hışırtısı
Bir de bende üşüyen hayalin.....
Delip geçtik ıssız sokakları bir bir
Ay ışığında bekledim gözlerini
Sıcacık tutmuştun ellerimi
Yıldızlar yanıp sönerken gökyüzünde
Kulağıma fısıldadın beni sevdiğini
Hafif bir esintiyle ürperdiğimi hissettim
Bir bıçak saplandı sineme
Kurumuş bir yaprak şimdi kimsesizliğim
Rüzgara kapılıp meçhule yol alan...
Kırılmaya mahkum, yeşili kaybetmiş damarlar
Vakitsiz gelen güz mevsimiydi dalından koparan
Kimbilir belki de yarını olmayan beklentiler
Düşler yitiyor da…
Hangimize vurmadı ki gecenin ayazı
Karanlığın inişi hangimizi gömmedi ki yalnızlığa
Nergisler, nilüferler, papatyalar süslerken düşlerimizi
Bulmadık mı kupkuru çöllerde kendimizi
Yaksak ta sevda limanlarını
Fırtınalar ortasında kalsak ta çaresiz… yapayalnız…
Buğulanmış gözlerin boşluğa bakıyor
Ne o ağlıyor musun yavrum
Oyuncak tutacak ellerin pıtrak pıtrak
Ekmek kaygısına düşmüş küçücük yüreğin
Elbisen yırtık, dudakların çatlak
O kömür karası gözlerine bakamam
Buz kesen yalnızlığa direnmektir yaşamak
Yükselmektir adını bilmediğin yıldızlara coşarak
Bir değil bin defa ölmektir sevgiyi yaşarken tek başına
Çürümektir günü görmeyen tohum gibi kuru toprak altında
Tutunursun en karanlık gecede ay ışığına
Pır pır eden şerçe yüreğiyle konarsın gül dikenine
Bir gül verdin babacığım
Koklamaya doyamadım
Solmasın rengi diye
Sevmelere kıyamadım
Sesini aldım sanki
Niye konuşmadın anlamadım
çok güzel
tbrk
tebrikler.
tebrikler.