Nazlı güneş sabahın soyunurken geceden,
Perdeyi kaldırarak el etti pencereden.
Kimsecikler gögmeden,girdik hemen bahçeye,
Uzandık çimenlere,güneş görmesin diye...
Yanımızda çiçekler,dalda sarmaşık güller,
Dünyadan habersizce sarhoş aşık gönüller.
Rüzgarın şırıltısı,şakrak bülbülün sesi,
Yüzümü yakıyordu,yarin sıcak nefesi..
Sallanan gül dalından,çiğ düştü üstümüze,
Güneş kıskanç gözlerle gülümsüyordu bize...
Yar fısıldayan sesiyle'ben üşüdüm'diyordu;
Üşüdükçe kollarım belini sarıyordu....
Zümrüt zümrüt gözleri,kiraz kiraz dudağı,
'Yaş 'dedim,'onbeş 'dedi,sevmek sevilmek çağı...
'Venüs'kadar güzeldi,ne melek, ne insandı,
Vücudunun değdiği yerler tutuşup yandı....
İkimiz bir kişiydik,farksızdık bir tek candan,
O kadar yükseldik ki; geçtik Saman Yolundan...
Güneş sessiz ve ağır,geçerken üstümüzden,
Biz hala sarhoş,hala mest geçmiştik kendimizden...
İnceden bir yel esti,kuruttu terimizi,
İlahı sarhoşluktan ayılttı rüzgar bizi...
Koynumda yatan Venus gözünü açıp baktı;
Tekrar hazla kendini kollarıma bıraktı..
Gün ufka yaklaşırken,bir sam yeli belirdi,
Yar gözünü açarak'Epey geç oldu'dedi...
Kıvrak bir peri gibi kollarımdan sıyrıldı;
Adını sorduğumda,gülerek'Hülya'dedi...
Kayıt Tarihi : 22.10.2006 23:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)