Hükümsüz Seyirler Şiiri - Zafer Başkaya

Zafer Başkaya
29

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Hükümsüz Seyirler

Kalemimi elime almıştım. Kalemimi parmaklarımın arasında raks ettirirken, kalemimden vazgeciyor, sanki keskin bir bıçakmış gibi görüyordum gözümde. Bembeyaz kağıtta ki her bir seyri; kusursuz bir kesici darbe indirirmişcesine.

Karşımda dalgalanan saçlarının omuzlarından aşağı düşüsüyle; kelimelerimi unutturuyor, dilimin ucunda bir lâl duygusu olup yanıbaşıma misafir oluyordu. Kurulacak hayaller kaçınılmaz oluyor, kurulan her bir hayal kapanan gözlerime sanki gözkapaklarımın altından yansıyor ve gecenin bir vakti ayışığıma karışıyor, odama doluyordu. Hayallerimde saçlarını hırçın Karadenizi kıskandırırcasına dalgalandırıyor, narin ince parmaklarıyla kavradığı bıçağıyla bir yemeğin tadı tuzu oluyordu. Olduğum yerde durmuş onu izliyordum. Bıçagın metaline çarpan güneş yüzüne çarpıyor, belirgin ve çıkık elmacık kemiklerinde sahneliyordu kendini. Sessizliği bozamıyor, çığlıklarla anlatacak olsam zihnimde ki çığlıklar iki dudağımın arasından kurtulamadan derin bir sessizliğe bürünüyordu. Duruyordum ama orada değildim sanki. Hayatım boyunca nerede ne güzellik gördüysem ziyaret ediyordum. Bir anda azmak çayının yeşilin her bir tonunda , bir anda bodrumun yükseltilerine uzanmış beyaz evlerinde ve bazen de Şirincenin ahşap evlerinde ki bir kahvaltı sofrasındayken burnuma çarpan şarap kokusunda buluyordum kendimi. Gece olsa ay saçlarına dolanırdı kadının. Yıldızlar yarışırdı birbiriyle bir toka misali her dağılışında toplamak için. Nerede olduğumu unutup, sıyrılıp olduğum yerden; fenerleri sönmüş bir balıkçı teknesinde buluyordum kendimi. Bir masa, hazırlanmış yemekler, kahdehler, bir bardak su ve nereden geldiğini hakkında en ufak bir fikir sahibi olmadığım Sıla besteleri. En sevdiğim şarkıyı yakalıyor tam eşlik edecekken ağzımdan dökülen ilk nakaratta kendimi yine onu seyrederken buluyor ve bu geçişlere bir anlam veremiyordum. Ani bir hareketle yürümeye başlıyor, yanıbaşına gidip omuzundan tutuyor, kendime doğru çeviriyordum. Dönerken havada savrulan saçları yüzüme çarpıyor ve ben hayalperestim diyenlere taş çıkartacak kadar naçizane bir hayale ayna olan toprak kahvesi gözlerinde buluyordum kendimi. Onu ilk gördüğüm anı, ona ulaşan ilk kelimemi yazmadan onu nasıl dakikalarca seyrettiğimi, uyku akan gözlerimin nasıl güldüğünü, geceme nasıl dolduğunu ve o gece kendimi vurmak istediğim uykuları nasıl unuttuğumu anlatıyordum ona. Sonra farkediyordum; onu ilk nasıl gördüysem hala aynıyım. Ne kıpırdamış ne de zerre nefes almışım. Her ne yaşadıysam içimde yaşamışım , içime konuşmuşum da izlemek ağır basmış masumiyetini.

Zafer Başkaya
Kayıt Tarihi : 20.2.2023 18:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Zafer Başkaya