Hüküm Kapısı Şiiri - Kenan Kara

Kenan Kara
219

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Hüküm Kapısı

Soluksuz kalmış bedenim
Nerdesin, nasılsın bilmeden
Akıyor, akıyor, akıyor sonsuz nehirler
Yatağına sığmıyor
Bentler yıkılıyor, köprüler ve en son
insanlar
Azgın bir nehir zaman
Duruyor göğe karşı aczim
Dua vaktidir gece
Bütün ordulara "Dönün" emri verildi
Kana kana içilen su, kar etmedi
Devrildiler ardı ardına yalın kılıç askerler
Ateşten gömlekti Aşk
Korkmadım
Yanılmadım
Serden geçmekti Aşk
Bir ıhlamur ağacı gölgesinde yanına uzanmaktı

"Dayanamazsan yaz olur mu?" demiştin
Dayanılacak gibi değil hissizliğim
Dayan yüreğim sadece dayan
Sadece bağışlamanı dilerim
Ateş sureti kusurlarım hala capcanlı
Unutmadım, unutmadım.

Yağmurlar ıslatıyor toprak içlerini
Kalpten sızan bir ışık gibi gizliden gizliye
Haberler salınsın kentine ulaklarla
Artık yeter
Unutmadım hiç bir zaman ey Ömrüm
Paslanıyorum yalnızca içten içe
Çürüyor etlerim
Fakat
Yorulmadım bir an bile
Hala sevmekteyim
Hiç kırılmadım
En büyük felaketleri tasavvur et
Hepsinin içinden geçip de gelmiştim yıllar önce
Sen bir kuyunun başında bekliyordun
Mevsimlerin geçişini farketmiyordun
Sonbahar niçin bu kadar ıssızdı?
Yaz demek, aynı havayı solumaktı
Henüz bilmiyordun
Bir kaç zaman önceydi
Henüz zincirlenmemişti Ayasofya
Gelince şehrine okyanus akıntılarıyla
Açılmıştı surun kapıları birbiri ardına
Her bir kapıya bir isim koymuştum
En son kapı
Bütün aşkların da üstünde Aşıklar Kapısı
Kalbinin eşsiz kapısı

Hatırlar mısın bir gün
Sadece bir sabah
Dağılan saçlarını toplayacaktım yastığından
Gücüm yeterse eğer
Dokunabilirsem ellerimle
Saklayacaktım
Güneş cennetten çıkıp gelecekti hanemize
Hane-i saadet huzuru yayılacaktı tüten bacamızdan
O an ki, tutulur nefesler
Zamana hız veren hareket
Dünyayı yörüngesinde tutan güç
Kalbime yön veren görkemli bakışın
Kuşların kanadını yalayan rüzgarlarla
Suyu titreten aksin
Kayayı un ufak eden sırların sırrı
Bir yudum çayda görünür
Duyulur iki kelimen arasında
"Haydi gel"
Son bir kez daha bakalım semaya
Göçmen kuşların ayaklarına asalım
Buzullarda yatan bir milyon yıllık
göktaşlarına eşlik etsin sırrımız
"Seviyorum seni"
Tek bir gün, tek bir gece
Bir günlük ömür dediğim işte
Bütün yüklerden kurtulmuş
Fakat tasada ağır
 
Ağlama sakın sevgilim
Gözlerin arkada kalmasın
Ben hala aynı nöbetteyim
Beklerim herhangi bir beklenmedik
buluşmayı
Suskunluğum sana tek vasiyetimdir
Sözlerim en büyük taahhüt
Engel bilmez
Kayaları patlatan pınarlar gibi
Bu surda gedik açılmaz
Bu ebedi bilinç kaybolmaz
Kayalıkları döven su hırçın deniz
kabından taşmaz
Senden gayrısına yoksam
Ah, hep o aynı çaba için
Toprağı ansızın dirilten bahar gibi
Yepyeni sözlerle sesleneceğim bir tek an için
Okuduğumuz aynı kitaptan alıntılar
okuyabilmek için
En sevdiğin şiiri okuyarak göz bebeklerinden
Ölüm bu, yoksun işte
Varlığın kadar hakikat
Yaşamak kadar anlamlı seninle
Sen kadar kıymetli

Sol ayak bileğimden prangaya vurulmuştum
Takvimler ekim başlangıcını gösteriyordu zaman aynasında
Taa uzaklarda
Antik şehirlerin de altında
Kainatın bütün elementlerinin toplandığı o saydam karanlıkta
Hint Okyanusu kadar derin bir ince mavi sızı
Kapladı burkulan içimi
Bu sekizinci kapıydı
Tövbe Kapısı
Nihayet, bir kez daha
Selamettesin
Bu ne ayıp ne de günah
Belki de bu şiire sebep
Bindiğin vapurlar kadar hınca hınç
doldu içim
Bir bilebilsen
Bir duyabilsen
Nasıl özledim seni...

Kenan Kara
Kayıt Tarihi : 21.2.2022 21:56:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Kenan Kara