Hüdayda Aşk Öyküsü Garib Ali

İrfan Çelik 1
407

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Hüdayda Aşk Öyküsü Garib Ali

Garib derler bu yiğidin namına
Kırıcının Ali derler adına
Oda girdi yetimler arasına
Garib Ali yetim bir delikanlı

Angarada yaşar kale içinde
Çalışır çabalar kendi halinde
Bir çift güvercin geziyor peşinde
Garib Ali güzel bir delikanlı

Çifte güvercinler mendil işledi
Yetime sevda türküsü söyledi
Sakıp garibe kin nefret besledi
Garib Ali seven bir delikanlı

Garib Ali yanar aşkın odunda
Sakıp pusu kurdu hisar yolunda
Vuracağı kama saklı koynunda
Garib Ali yaman bir delikanlı

Ağa bu yetime kötü söyledi
Ağam sözlerini geri al dedi
İnat eden Sakıp kamayı yedi
Garib Ali yiğit bir delikanlı

Vuruldu sesiyle inler Angara
Sabah ezanında düştü yollara
Haberler verildi jandarmalara
Garib Ali kaçak bir delikanlı

Haymana,çayırlı gezdi ovayı
Ordadır doduklu Mustafa dayı
Unutmaz aş veren Medet anayı
Garib Ali dertli bir delikanlı

Gardaşlık oldular çulsuz Ömerle
Vakit geçirir dağda sürülerle
Arıyorlar diye gelen heberle
Garib Ali yolcu bir delikanlı

Çulsuzdan duymuştu gözel Osmanı
Bozkırı sardı çal dağın dumanı
Zorluk dinlemez efenin yamanı
Garib Ali gezgin bir delikanlı

Girdi çiftliğe tutuldu nefesi
Osman ağa yoktu evde kendisi
Tevfikle Hüdânın geliyor sesi
Garib Ali şaşkın bir delikanlı

İlk defa burada gördü Hüdayı
Karşısında buldu Osman ağayı
Korkan Hüda kopardı yaygarayı
Garib Ali dim dik bir delikanlı

Yapılan planın şahidi oldu
Az sonra odadan silah duyuldu
Alakıra bindi yola koyuldu
Garib Ali şahit bir delikanlı

İndi atından yaslandı kayaya
O anda daldı tatlı bir uykuya
Mıstık haber verdi Kadir ağaya
Garib Ali yorgun bir delikanlı

Haberi yok atılan iftiradan
Yorgundu yastık yaptı kayalardan
Teslim ol sesiyle kalktı uykudan
Garib Ali masum bir delikanlı

Yüreğini yaktı kaynar bir güğüm
Kolundaki ipe atıldı düğüm
Suçsuz yere giydi otuz yıl hüküm
Garib Ali suçsuz bir delikanlı

Vurdurdu demeye razı olmadı
Esir Tevfiği yüz üstü koymadı
Vuran vurdu Ali cana kıymadı
Garib Ali mahkum bir delikanlı

Namı,şanı dört civara yayıldı
Arkasından nice türkü yakıldı
Hiç uğruna hapislere atıldı
Garib Ali hapis bir delikanlı

Görmek için suç işliyor yiğitler
Aşık oldu ona kızlar gelinler
Yeterki bir kere yüzün görsünler
Garib Ali namlı bir delikanlı

Eser pencereden bozkır havası
Ne karanlık dört duvarın arası
İçeride oldu bir dam ağası
Garib Ali ağa bir delikanlı

Yakup dayı garibe sen kaç derdi
Anlatırdı Akkız ile Mehmedi
Olmaz dayı namert olamam dedi
Garib Ali bu mert bir delikanlı

Yusuf baba derler gardiyan başı
Çok emekler vermiş geçiyor yaşı
Yoktur garibin emmisi gardaşı
Garib Ali yalnız bir delikanlı

Herkesin gelmişti bir hediyesi
Garibe nakışlı Türkmen heybesi
Dağıtın deyip oradan gitmesi
Garib Ali gözü tok delikanlı

Keseler geliyor altın dolusu
Tenezzül etmedi budur doğrusu
Hayret etti gardiyanı kolcusu
Garib Ali doğru bir delikanlı

Karda leke olur olmaz Alide
Felek nasıl kıydın bu koçyiğide
Kimseye sırrını demez hemide
Garib Ali sırcı bir delikanlı

Aklına geldi çarşıda dükkanlar
Takkeli başlar çarıklı ayaklar
Çuhacılar.Nalbantlar,Palacılar
Garib Ali hasret bir delikanlı

Bir sürgün geldi karışık künyesi
Üzerinde var Seğmen elbisesi
Aliyi hoş etti sazının sesi
Garib Ali yanık bir delikanlı

Çıtakoğlu sazı çalar çok yaman
Aşık Hasan dertli söyler Hüdadan
Garibin okları fırladı yaydan
Garib Ali aşık bir delikanlı

Aşığın halinden bir aşık anlar
Garib bu dostuna Hüdayı sorar
Ağam der oda senin için yanar
Garib Ali yangın bir delikanlı

Kötü bir haber geldi Yusuf beye
Okudu mektubu döndü deliye
Yalvardı garibe öcüm al diye
Garib Ali kızgın bir delikanlı

İki atla hazırlandı bir tüfek
Damdan çıktılar gece yürüyerek
Uçar gibi atlarını sürerek
Garib Ali hızlı bir delikanlı

Coşkun akar baba yakup deresi
Geçit vermez bir dağ kartal tepesi
Alide doğdu öç alma hevesi
Garib Ali keskin bir delikanlı

Mavzerin iki bağ mermisi vardı
Garib bağları beline doladı
İki mermi aldı onu yağladı
Garib Ali atik bir delikanlı

Şüpheler geçti Güllüyle Hacıdan
Vazgeçti gardiyan intikamından
Oğlum garib dedi git buralardan
Garib Ali şaşkın bir delikanlı

Yusuf son nefeste yumdu gözünü
Garib dedi alacağım öcünü
Çile dağına çevirdi yönünü
Garib Ali serbest bir delikanlı

Çile dağında geçirdi geceyi
Tanıdı Çadoyla Ayşa nineyi
Düşündü molla Serdara gitmeyi
Garib Ali ünlü bir delikanlı

Molla Kırıcının av arkadaşı
Hüseyin çocukluktan gan gardaşı
Habersiz Mollanın nedir telaşı
Garib Ali yalnız bir delikanlı

İlgi görmez garib çıkar odadan
Yiğinti gönderir Molla oğlundan
Garib bahseder suçsuz olduğundan
Garib Ali küskün bir delikanlı

Derki Hüseyine selam gelmedi
Senden başkası sırrımı bilmedi
Allahın garibi asla gülmedi
Garib Ali dargın bir delikanlı

Taze bir gelindir zalim koç dağı
Bir demir pençeye benzer tırnağı
Koç dağı artık garibin yatağı
Garib Ali çılgın bir delikanlı

Altı bahar üstü bir kış havası
Evi oldu kartalların yuvası
Etekleri jandarmanın kışlası
Garib Ali şahin bir delikanlı

Deli İzzet çavuş durmaz yerinde
Hüseyin telaştan durmaz yerinde
İntikam ateşi yanar içinde
Garib Ali dişli bir delikanlı

Sardı tütün yaslandı kayalara
Aldırmadı kurtlarla çakallara
Gece bakar gökteki yıldızlara
Garib Ali korkusuz delikanlı

Hüdanın hayali geldi önüne
Sarılmak istedi yakut benine
Sancılar girdi yine sol böğrüne
Garib Ali sancılı delikanlı

Bütün olanlara kader diyordu
Aşkıyla intikam onu yiyordu
Issız dağda günleri geçiyordu
Garib Ali sevdalı delikanlı

Çok tatlı Hüdanın aşkı sevdası
Bir Hüda oluyor gülü yoncası
Hüseyinden kamayla tabancası
Garib Ali sarhoş bir delikanlı

Su almak için indi aşağıya
Gördü ki sülünler giriyor suya
Sudan içti buz gibi doya doya
Garib Ali yangın bir delikanlı

Bir sabah duydu bir ıslık sesi
Islık çalan Hüseyinin kendisi
Onda gördü bir tek gardaş sevgisi
Garib Ali yoldaş bir delikanlı

Koç dağına karlar bembeyaz yağdı
Erzağı yok denecek kadar azdı
Garib ara sıra dağda avlandı
Garib Ali avcı bir delikanlı

Yerinden davrandı silah sesine
Kolcu düşmüş kaçakçının izine
Duramadı vardı olay yerine
Garib Ali yardımcı delikanlı

Tuttu yaralıyı aldı yanına
Yağlı kurşun girmiş gencin omzuna
Sardı yarasını Allah aşkına
Garib Ali hekim bir delikanlı

Bahar geldi kar örtüsü eridi
Gardaşı Aliye erzak getirdi
Jandarmalar köyde pusuda dedi
Garib Ali civan bir delikanlı

Hüseyinden atla mermi istedi
Gardaşım hakkını helal et dedi
Öç almaya Sarıgüle yöneldi
Garib Ali gözü pek delikanlı

Sözü vardı ölen Yusuf babaya
İndi dağdan gitti hesap sormaya
Mektubu gösterdi Salim ağaya
Garib Ali sadık bir delikanlı

Alacak öcünü Yusuf babanın
Çile dağı ne çok imiş dumanın
Araştırdı aslı yok bu davanın
Garib Ali olgun bir delikanlı

Koç dağına sürdü yine atını
Özlemişti sanki beyaz karını
Orda hayaller ancak Hüdasını
Garib Ali çılgın bir delikanlı

Garib gördü Hüdanın rüyasını
Alev alev yanan samur saçını
Alim diye yalvaran bakışını
Garib ali yanık bir delikanlı

Bir kuvvet çekti garibi yuvadan
Fırtına gibi iniyordu dağdan
Toz bulut içinde gelen atlıdan
Garib Ali sezer bir delikanlı

Geldi çatlayan o atın yanına
Kavuştu artık can cananına
Hüdam diyerek sarıldı boynuna
Garib Ali Hüdasına kavuştu

Şükretti Mevlaya Hüda yaşıyor
Garib Ali sanki yeni doğuyor
Ipıl ıpıl beni yeşil yanıyor
Garib Ali Hüdasına kavuştu

Temiz kalbi ile dualar etti
Allah dualarını kabul etti
Hüdası ayıldı ona göz etti
Garib Ali Hüdasına kavuştu

Garib affetmişti Hüdayı çoktan
Sakınıyor onu kuştan ağaçtan
Hüdasına yatak yaptı topraktan
Garib Ali Hüdasına kavuştu

Su almaya indi bal pınarına
Aldı Hüdayı götürdü yanına
Suçsuz çile çeker bak şu kanuna
Garib Ali Hüdasına kavuştu

Bir sabah yerlere beyaz kar yağdı
Garib aşağıya öyle bir baktı
Hüda gitme diye ona yalvardı
Garib Ali Hüdasına kavuştu

Ali gitmek ister bu sarp dağlardan
Atla yemek getirecek gardaştan
Kolcu gitmedi Analı kuzudan
Garib Ali Hüdasına kavuştu

Bir gece indi Analı Kuzuya
Deli çavuş yatmış burda pusuya
Jandarmalar çadır kurmuş yazıya
Garib Ali Hüdasına kavuştu

Çeltik tarlasında izi buldular
Takip ediyor onu jandarmalar
Kurt dişine benzer yağıyor karlar
Garib Ali Hüdasına kavuştu

Jandarmalar sıkar yağlı kurşunu
Kaldırırlar Koç dağının tozunu
Onbaşı vuramaz affeder onu
Garib Ali Hüdasına kavuştu

Hüda geldi yanı başında durur
Deli çavuş derler azar kudurur
Garib Aliyi omuzundan vurur
Garib Ali Hüdasına kavuştu

Ali yarayı Hüdadan saklıyor
Kanı gören Hüda çılgın oluyor
Kalkınca göğsünden kurşunu yiyor
Garib Ali Hüdasına kavuştu

Şuurun yitirdi mevziden çıktı
Çavuşun alnına tek kurşun sıktı
Hüdanın ölümü garibi yıktı
Kalbe hançer vurdu yanına yattı
Garib Ali Hüdasına kavuştu

İrfan sever Garib ile Hüdayı
Allahım vermiş bu aşkı sevdayı
Sevenler eder onlara duayı
Yeriniz olsun cennetin sarayı

20/01/2002

İrfan Çelik 1
Kayıt Tarihi : 12.12.2011 12:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Gerçek yaşanmış bir aşk hikayesidir.Sonu ölümle bitmiştir.Ankarada yaşanmıştır.Hüdayda oyunu aslında ağıttır.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İrfan Çelik 1