Kaldığım hücrenin küçük bir penceresi var
Kalın kalın parmaklıkları
İçime işleyen bir soğuğu var
Rutubetlenmiş duvarları
Kaç gün oldu saymayı bıraktım
En son doksanıncı günün çentiğini
Boyasız duvarlara attım.
Sadece gardiyan Ahmet’in yüzünü
Görüyorum kaç zamandır
Onunda saçları siyahtı ilk zamanlar
Şu günlerde beyazlamaya başladı
Bir ayna yok bakabileceğim.
Kendi yüzümden bi haberim
Benimde saçlarım siyahtı girdiğimde hücreye
Beyazlamış olabilirler
Gardiyan Ahmet’in saçları gibi
Yapayalnızım dört duvar arasında
Görüşmem yasak
Cezamın bitmesi daha çok ırak
Özgürlüğüm bana çok uzak
Güneş sanırım öğleden sonra
Küçücük pencereme vuruyor
Boyum pencereye yetişmiyor
Pencerenin parmaklıklarına tutunup
Kollarımın dermanı yettiği kadar
Güneşin yüzüme vurmasını izliyorum
Gözlerim kamaşıyor baktıkça dışarıya
Öyle alışmış ki zifiri karanlığa gözbebeklerim.
Geçen gün gardiyan Ahmet getirmedi yemeği
Onun yerine genç bir gardiyan geldi
Amca yemeğin dedi usulca
O an anladım yaşlandığımı
Saçlarımda garanti bembeyazdı.
Kayıt Tarihi : 21.2.2012 14:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)