Mahpushane kapıları sessiz çalışıyor bu gece.
Notalardan bir şarkı süzülüyor inceden ince.
“Sitemim var yaralı sineye.
Zemheride selam götürdü bulutlar bir çingeneye"
Belirsiz akşamların öfkesine sığınınca yazmıyor kalemim.
Ağla benim için.
Ağla benim için.
Mahpushane kapıları sessiz çalışıyor bu gece.
Hücre duvarları sana hasret, sana mahkum düşünceler.
Nafile vakit çok geç. Gırtlağıma düğümlendi kelepçeler.
Akşamdan sabaha, sabahtan akşama, özgürlüğü heceler
Mahpushane kapıları sessiz çalışıyor bu gece.
Sigara tüttürüyorum dumanı halka halka.
Nefesi kor bir ateş, ciğerlerim isyanda.
Tarifsiz korkular süzülüyor inceden ince.
Kalemi kırdı mübaşirler hakimden önce.
Pencereyi açtım bir yel esti bu sabah, bana sevdanın çığlığını taşıyarak.
Kuşkulandım, kaygılandım senden yana, bu sevdaya senin gibi ağlayarak.
Mahpushane kapıları sessiz çalışıyor bu gece.
Kuruldu sehpa ve üçgen direkler saat üçü beş geçe
Beklemeden geçirecekler boynuma sicimi.
Altımdan kayacak tabure.
Boşlukta sallanacak çam yarması bedenim bir pazar sabahı.
Yoktu aslında çam yarması bedenimin günahı.
Muhtemelen bir pazar akşamı taşıyacaklar benden arta kalan eşyaları.
Kızımın getirdiği naylondan karanfil ve oğlumun gönderdiği Nasrettin Hoca fıkraları.
Karıcığım, sağlıkla kal, sende yetim, hücre duvarları
Kayıt Tarihi : 25.8.2006 20:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!