Hovarda Biranın Sası Kokusu

kimselerin bilmediği, kendi adını dahi bilmeyen sansarların
sarmaladığı ve sarmaş dolaş tavırlarıyla kokuttuğu
hovarda marka biralar içen kırklı yaslarında bir adamın
geçtiği sokaktan geçiyorsun
yollarında patikler küçük çocukların
yollarında çocuklar, küçük kızların doğurduğu
ceplerinde çocukların, lafazan hikayeler metruk kanla bezenmiş
kanlar, sansar sürülerinin gevelediği çocukların körpe hikayeleri
hikayelere hovarda marka biraların etiketleri yapıştırılmış
yatsınmış sanki sokağın sası kokusu sansarlarca, küçük anneleri titreten

hovarda marka birayı fırlattığında sokağın en zifiri bucağına
kaçışır sansar sürüleri, kaçışır cunku yaftalanmak korkusu
en kancık dişlileri, en sinsi gözleri bile uzaklaştırır annelerden
yaftalanmak bilgisi, en diri en körpe bebeklerden bile tiksintir anneleri
tiksintir bebekleri bu haylice kalın hovarda lafızlar
anlaşılan o ki biranın sicimden ince keskin, etrafı sasıya bulayan camı
gelmişti adamın kalbinden yukarıya doğru yükselen hortuma
delmişti adamın sokakla varlığını ortaya koyan kalınca şeye
bu hortum nemenem bir şeydi ki kara kanın beynine zerk edişini
beyninin zamanla kurduğu düğümün yumaklaşmasını
varlık sancılarının çıktığı her yolda bir lafazanlık azgınlığını tıpayan
nemenem bir sey

hortumun nedendir bilinmez annenin yaban memelerine bağlı ucu
nedendir bilinmez ne idüğü belirsiz şeyi zerk ederken adamın damarlarına
kıl sicimden ince hovarda bir camın kallavi kalın hortumu nasıl kestiği bilinmez
bilinmez kırklı yaslardaki bebek katilinin annesini öldürdükten sonra ne duruma geldiği