Hoşgörü genel olarak, farklı inançlardan olanlar ya da dini inançsız olanlarla kavga,savaş etmeden, karşılıklı haklara saygı gösterilerek kardeşçesine yaşamak gerektiği anlamında olmalıdır.
Fakat bunun gerçekleşebilmesi dolayısıyla demokrasinin gerçekleşebilmesi için ortak bir değerimiz, uymamız gereken ortak bir ölçütümüz olmalı ki bu da gerçek laiklik ve demokrasidir. Baştan beri ve şu an ülkemizde uygulanan laiklik gerçek laiklik olmadığı için, demokrasi ve hoşgörü için yeterli değildir.
Gerçek laiklikte devletin dini olmaz, devlet, hiçbir dini inancı yada mezhebi aşılamaya kalkmaz, Kuran kursu açıp körpe beyinleri zehirleyemez, topladığı vergilerden dini inanç aşılamak anlamında dini hizmet için kullanamaz. Liseleri İmam Hatipleştirmeye, dini eğitime geri dönmeye kalkışmaz. Laik devlet lise çağına gelen öğrencilere yalnızca ayrıcalık tanımadan dinler hakkında bilgi veren devlettir.
Diyanet başkanlığı şu anki uygulamasıyla laikliğe ve demokrasiye aykırıdır. Diyanet ancak camilerdeki fetvaları yada İmam hatip liselerindeki dersleri laikliğe uymaları için denetlemek amacıyla olabilir belkide.
Laik devlet dinsiz devlettir fakat dini yasaklayan devlet değildir. Dinin siyasete alet edilmesini, vatandaşlarının dini inançlarını, ibadet ve kıyafetlerini resmiyete taşımalarını, dini inanç ve uygulanması konusunda başkalarına baskı yapmalarını yasaklayan demokratik devlettir.
Hoşgörü ancak laikliğin ve insan haklarının çiğnenmemesi şartıyla gösterilir, laikliği çiğneyenlere ve devletin laikliği çiğneyici uygulamalarına hoşgörü gösterilemeyeceği gibi elden geldiğince de karşı çıkılıp mücadele edilmelidir.
Devletin dinsiz olması gerektiği gibi devlet milliyetsiz de olmalıdır. Bir devletin dininin olması ne kadar yanlışsa aynı nedenlerle bir milliyetinin olması da o kadar yanlıştır. Devlet farklı milliyetteki vatandaşlarına eşit uzaklıkta olmalıdır, hiçbir milliyete ayrıcalık göstermemelidir. Farklı milliyetten olanları asimile etmeye kalkmamalıdır.
Tıpkı dinciliğin dincilik, mezhepçiliğin mezhepçilik doğurduğu gibi milliyetçilik de milliyetçiliği doğurur, Farklı din ve mezhepten olanların asimile edilmeye çalışılmasının yanlış olması gibi farklı milliyetlerden olanların asimile edilmeye çalışılması da yanlıştır. Devlet vatandaşlarına hiçbir dini, mezhebi ve milliyeti aşılamaya, dayatmaya kalkmaz, ancak evrensel değerlere, insan haklarına dayalı çağdaş hukuku, laikliği ve demokrasiyi dayatmalıdır.
Bu yüzden 'Ne mutlu Türküm diyene' sözünün yanlış olması gibi devletimizin adının 'Türkiye' olması da yanlıştır. İnsanlar Türküm demek zorunda değildir, Türkiye'liyim diyebilirler.
Devletin adının örneğin 'Anadolu' Türkiye Cumhuriyeti yerine Anadolu Cumhuriyeti çok daha uygun. Ancak devletin kolaylık olması için ortak bir resmi dili olması gerekir. Bunun için en uygun olan da şimdilik Türkçe dir.
Bence bunlar olmadan ne gerçek bir demokrasiden nede gerçek bir hoşgörüden bahsedilebilir.
10 Ekim 2007
Aliseydi TaşdemirKayıt Tarihi : 10.10.2007 16:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!