İşte bir temmuz sabahı ve sen,
Gelip çattı ayrılık hava dumanlı
Gözlerimde üç beş nem ve bilsen
seni nasıl seviyorum bir bilsen
gitmek bir yana dursun yanımda kalamazsın
sen zaten benim sevgimi kaldıramazsın
yarın farklı bir güneş öpecek o masum yanaklarını
ve yeni yüzler günaydın deyecek sana
başka bir suya bırakıp ayaklarını
bambaşka bir şehri yaslayacaksın sırtına
farklı bir gülüşün olacak ve bambaşka kahkahan
ve buraları bir daha hatırlamadan
yeni sevdalara kanat çırpıp düşlerin
sen artık buralara dönmeyeceksin
Ak bakalım Seyhan’ım mavi diyarlara ak
Beni götürür müsün onun gittiği şehre
gözlerimden süzülen küçük damlalara bak
kes bu şehrin yolunu bu gidişe bir dur de
kim bilir belki bugün bu ovaya kar yağar
yıllarca kalkmayacak kenti hapseden bir kar
ve sonra kapanır hasrete giden yollar
olur ya belki de otobüsler bozulur
bu şehirden çıkışlar ebediyen son bulur
ya da dağlar yıkılır Pozantı’nın üstüne
o yaman, o uçsuz bucaksız dağlar
belki bir deprem olur sen giderken buradan
yer yarılır belki de, geçit vermez artık sana
bir tarafta Türkiye bir tarafta Adana
ama nafile gidiyorsun işte
kabul, kabul de bir mektup yaz gidince
sağlığını duymazsam beni de öldürürsün
ve kahkahanı da koy zarfın bir köşesine
olur ya belki bir gün beni de güldürürsün
kendini derin bir boşluğun içine sal
şimdi ne arkana bak ne derin bir nefes al
haydi git artık lütfen
sonsuza dek HOŞÇAKAL…………..
Kayıt Tarihi : 26.12.2006 16:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!