Güzelliklere namzettir;
Acem diyarına giden o yolda,
Hoşap Çayı kenarında,
Sarp yamaç kayalıklarında yükselen;
Hoşap Kalesi güzeldir.
Düşünür insanoğlu:
Güzel, yegâne olunca mı,
Yoksa eşi ve benzeri olmayınca mı güzeldir?
Arslan kabartmaları;
Sarı Süleyman'ın kalesinin, batı kapısında...
Dahi mimarını elsiz-kolsuz bırakan,
Güzellik anlayışı;
Kalesinin neresindedir... ?
Hoşap Kalesi'nin civarında köyler,
İnsanların hem köyleri,
Hemde yürekleri güzel...
Yer sofralarında, sıcak ekmekleri,
Sıcak gönüllerinde, güzellikleri paylaşırlar.
Güzellikler çoğalır paylaşıldıkça, gönül sofralarında...
Hoşap Kalesi'nin prensesi, illaki başındadır tacı.
Rivayetsiz zira Süleyman Mahmudi'nin baş tacı...
Güzellikler içerisindeki güzel,
Yedi rengin ya da artısı renklerin içerisinden çıka gelir,
Belirginleşir fuşya...
Gönül renklerini;
Kim, nereye koymuşsa...?
Dağlarındaki yabani ve varsıl tüm otlarının içerisinden ışgını,
Bıçkın tadı olanı; "Sirmo"
Yöre peynirinde..
Tuşpa yöresinde, Hoşap Kalesi...
Ve dağlarında güzellikler;
Hala masum tüm mecikler....
Kayıt Tarihi : 5.7.2022 12:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!