Havada; keskin bir çam kokusu var.
İğne yapraklı. Batan, kanatan cinsten.
Bu senin sevdan. Bu sensin.
Sen kokuyor her yer. Tıpkı sen.
Hasretine gebe olduğumu biliyorsun.
Yokluğuna kararan gecelerden.
Çok mu şaşırırdın? Kavuşmaları doğuruversem?
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Selam sana şair. Selam bütün Askerler adına.
Savaş ve barış,silh ve kurşun,kan ve ölüm, Vatan ve Bayrak tümceleri kullanılmadan yazılmış en güzel Asker şiirine selam. Selam bütün askerler adına.
Aşk ve Asker. Bir anıt dikmişsiniz türk şiirine. Bir abide. Aşk Askerin de hakkı ve Askerler de sevilir diye haykıran bir marş adeta. Bu şiiri Ayakta okumak gerek Haykırarak.Teşekkürler şair.Teşekkürler.
Bir askere böylesi bir aşkı sunan yüreğenize bir kez daha selam olsun.
Silah arkadaşımın Omuzuna değil onuruna takmış olduğunuz yıldızı saygıyla selamlıyorum.
:((
Bu şiiri kaç kez daha okurum bilmiyorum. Acaba neden takıldım bu şiire? Üstelik bu takıntı duygusu sadece bende değil galiba. Mine hanım murat han Munganın dediği gibi temize çek.Böyle bir gününde seni yanına almayan bir adamın yüreğindeki rutbelerini sök at . Ya ben zeten askerleri sevmem be kardeşim. o tören orada olurken neler çekti nasıl dayandı şair yürek. Mine kardeş. yeni bir aşka kanat aç. Aç ki yeni şiirler insin. asılsın buralara.
Haydi yeni bir aşk arıyorum de bize. Aşkı anlat dizelerinde. Bunu en iyi sen başarmışsın buralarda.
Tebrikler,tebrikler.şiir gibi şiirlerin için.
Evet unutma beni hanım haklı. Galiba bu bir veda.Albayın adına Üzülmedim diyemem. Her aşkın bitişi acı verir bana. Ben sizi yeni keşfettim Mine Hanım.Şairliğinize diyecek yok doğrusu. Su gibi akıyor kaleminiz.gerçekten yaşıyormusunuz bu yazdıklarınızı. Aşkı nasıl bu kadar güzel anlatabiliyorsunuz.Elinize yüreğinize sağlık. Aşk eskiyen nesnedir. Geriye şiirler Kalır. Hep terkedien bir adam ya da Kadın vardır. Ama bu şiirde Komutanımız fena gol yemiş anlaşılıyor bu.Mine Hanım sizce o bu şiiri okumuşmudur?
Okuduysa ne yaptı? Tepkisi ne oldu acaba. Ben onun yerinde olmak istemezdim.Hiç istemezdim.Mine hanımın kalemine düşmek zor meslek :))
Ben dr.mustiye katılmıyorum.Kalpsiz bir adam gibi geldi bu albay bana.Neden uzakta ve neden asrete gebelik var giriş bölümünde? Bu adam acı veriyor sadece acı.Mine Hanım en sevdiğim şairlerden biri. Yaşadığını,hissettiğini yüreklice yazan ender bir kalem o. Çok yürekli bir kadın.Bir o kadar da ince ve zarif. Bence burada Albay'a neredeyse küfretmiş ama sonunda da.Acısını içine gömüp bağışlamış.Albay okuyunca utanmıştır herhalde.Bir hemcinsim olarak Mine hanımı kutluyorum.
Son bölüme dikkat. sadece gözlerinden öpüyor. bence Albay kibarca çıkarılmış şiirlerden.Mine hanıma da bu yakışırdı doğrusu. tebrikler.
:-))
Igneki hmde ignesi.. bu cam dali degil, cuvaldiz ignesi batan... tebrikler
':))'
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta