Ben tahıl ambarında bir tohumum
kim beni arasa köklerine dayanmış olarak bulur
canımda ki şarkıyla beslenen,
kim? diye sormasınlar artık
ışığındır dedim ya
gururlu ol
çünkü hâlâ benimle dudakların,
o en derin öpüşü sunuyor ağzıma hasretle.
o yalancı fırtınalar
silemedi dudağımın kenarındaki yıldızı
ve ben kaskatı bir duygunun sancısıyla
delik deşik
daldım senin haklı hırçın fırtınana
tıpkı ihanetin ve ölümün arasından
dört nala kaçan ve aniden
bir sabah taze ekmeğe kavuşan
hırslı bir sokak çocuğu gibi,
vahşi hayatın ortasına çöreklenmiş bir yılanın
titreyişinden sıyrılarak
bir çağlayan gibi sarıldım kollarına
kavgamda,savaşımda
hemen yüreğimde hissettiğim şefkatim değil misin? benim
ne mutlu!
şu an hayatımı belirleyenler
taa o zamanlardan tanıyorlardı seni,
sevdiğimi!
sevda yüklü kervanım değil misin? benim
kim aramadı ki senin o muhteşem pırıltını
aydınlıktan yoksun olan bu evrende
biliyorlar zaten söyledim onlara
beni aradıklarında
senin o güven kokan gölgenin içinde olacağımı
bilmiyorum
senin o hoş gülüşünü,
betimleyebilmek ve yazdığım kağıtlara yayabilmek için
mekanım olur mu ağzın
bilmiyorum
tek hissettiğim senden önceki yalnızlığım hep seninmiş,
yorulan saç diplerim
ne güzel dinlendi bakışlarının koylarında
fazla konuşmadan izledim
ışıl ışıl şakırdayan gülüşünü
ahh içimde kıvıl kıvıl filizlenen bu ateşe
soğuk yağan yağmurlara
ve haksız yokluğuna
borçluyum.
Kayıt Tarihi : 10.4.2013 01:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!